Kadın ve erkek her ne kadar eşit olsa da duygusal ihtiyaç bakımından farklıdırlar. Erkeğin duygusal ihtiyacı güçlü olmak ve güçlü olduğunu hissetmektir.

Tarih boyunca erkek güçlü olarak algılanmış ve gücü temsil etmiştir. Bu kadından daha güçlü olduğu için değil, güçle motive olabildiği içindir.

Bir biyolojik olgu olan “erkek cinselliği” sosyolojik bir terim olan “iktidarla” özdeşleştirilmiştir. O yüzden erkeğin cinsel yetersizliği “iktidarsızlık” olarak adlandırılır.

Bir erkekte güçlülük duygusunu evlenene kadar annesi, evlendikten sonra da eşi belirler. Bu duygusu yeterince beslenememiş erkek kompleksli, güçsüz ve mutsuz bir erkek olur.

Sürekli müdahale eden, ikaz eden, eleştiren, hor gören, küçük gören ya da aşırı korumacı ve kollayıcı davranan annelerin erkek çocukları kendilerini duygusal açıdan yeterince “erkek” hissedemezler. Böyle annelerin çocukları, çatışmaları çözülmezse ömür boyu küçük düşme, rezil, başarısız ve iktidarsız olma kaygısını yaşarlar. Bu erkekler evlendikten sonra bir türlü kendileri gibi olamazlar. Anne güdümünde davranmaya meylederler. Eşlerinin karşısında tutarlı, sorumlu ve kararlı davranamazlar. Evliliklerini yönetmede sorun yaşarlar. Pasif ve çekinik kalırlar.

Evlendikten sonra annenin rolü birazcık eşe geçer. Ama bu rol annelik rolü değildir. Erkeğin duygusal ihtiyacını karşılama rolüdür.

Eşine müşfik, sevecen, destekleyici ve motive edici davranan, yaptıklarını onaylayan ve ona ihtiyaç duyduğunu hissettiren kadınların eşleri çok mutludurlar. Kendilerini güçlü ve işe yarar hissederler. Sorumluluk almaktan kaçınmazlar. Paylaşan ve değer veren bir erkek olurlar.

Ancak eşlerini sürekli eleştiren, babalarıyla veya başkalarının eşleriyle kıyaslayan, yaptıkları hiçbir işi beğenmeyen, beklentiyi yüksek tutan, aşırı serzenen kadınlar, mutsuz ve doyumsuz bir erkek yaratırlar. Bir erkek akşam evde elinde kumanda “zapping” yapıyor ve bir kelime bile konuşmuyorsa, sorumluluklara karşı duyarsız kalıyorsa, eve geç geliyor ve işinden başka bir şey düşünmüyorsa kadının kendisini gözden geçirmesi gerekir. Bu durum sadece eşin ihmaliyle açıklanamaz. Olumsuz tutum erkeği küstürür, kötü, eksik ve yetersiz hissettirir, kaçmasına ve kapanmasına sebep olur.

Aldatmanın da Altında Olumsuz Tutum Yatabiliyor

Aldatmak hangi sebeple olursa olsun hoş görülecek bir durum değildir. Ahlak dışı bir davranıştır. Ancak aldatmaların bir kısmında kadının davranışı da etken olabiliyor. Aldatan birçok erkek eşlerini sevmediği için aldatmıyor. Kendilerini yetersiz hissettiklerinden bu eylemi gerçekleştiriyorlar. Yetersizlik duygusu erkeği başka kadınlarla erkekliğini ispat ederek güçlü hissetme arayışına sürükler.

Kadınlara Öneriler

  • Beklentilerinizi eşinizin sorumluluk profiline göre ayarlayınız. Bu hem sizi hem de eşinizi rahatlatacaktır.
  • Hep eleştirmek, hep serzenmek sıkıntı doğurur.
  • Eşinize ihtiyaç duyduğunuzu, sevdiğinizi, gerek cinsellik gerekse kişilik olarak güçlü gördüğünüzü söyleyin
  • Hep yapmadıklarıyla karşısına çıkmayın. Yaptıklarını da söyleyin
  • Onun isteklerine uymayı ihmal etmeyin. Mesela her zaman olmasa da bazen maç izlemesine eşlik edin.
  • İyi bir baba, iyi bir eş olduğu vurgusunu yapın.
  • Hep sorunları paylaşmayın. Bu sizi “sadece sorunları paylaşan iki kişi” şekline dönüştürür. İlişkinin tadı tuzu kalmaz.
  • Kimseyle kıyaslamayın.

Bir dahaki yazımda konu kadınların duygusal ihtiyaçları olacak.

DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN

PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST

Olan Hep Analara ve Çocuklara Oluyor

Geçen hafta Habertürk Gazetesinde yayınlanan eşi tarafından acımasızca...

Hastalıklı Kıskançlık

Kıskançlık evliliklerin yüzde 50’sini etkileyen bir davranış bozukluğu...

Çocuğunu Öldüren Anneler: Doğum Sonrası Psikoz

Hamilelik boyunca annelerin vücudunda birçok değişiklik meydana gelir....