Hepimiz çocuklarımızı severiz, onlar için her şeyi göze alırız, canımızı bile veririz. Ancak her şeyde olduğu gibi sevgide de aşırıya kaçmak zarar verici oluyor.
Aşırı ilgili ebeveynler çocuklarının her yaptığını takip eden, inisiyatif alanlarını daraltan, sürekli “yapma, etme” tarzındaki uyarılarla kısıtlayan anne-babalardır. Çocuklarının ufak tefek de olsa sorun yaşamasına tahammül edemezler. Genelde mükemmeliyetçi, kontrolcü ve detaycı kişilerdir. Evet çocuklarının iyiliğini, mutluluğunu isterler, onları çok severler, ama farkında olmadan zarar görmelerine sebep olurlar.
Bu Tarz Anne-Babaların Çocukları Ne Gibi Sorunlar Yaşarlar?
- Erişkin yaşlarda arkadaş edinmede ve sosyal hayata katılmada güçlük yaşarlar
- Kendilerine güvenleri zayıf olabilir. Bu yüzden düşüncelerini ve duygularını ifade etmekte zorluk yaşarlar.
- Hata yapmaya karşı aşırı duyarlı olabilirler. Bunun sonucunda sosyal fobik olabilirler. Topluluk karşısında tutulup kalma, yüz kızarması, aşırı heyecanlanma gibi şikayetler yaşarlar.
- Bağımlı kişilik gelişebiliyor. Kendi başına iş yapamayan, hep birilerinin güdümünde yaşayan, inisiyatif alamayan bir insan olabilirler.
- Korkak ve ürkek olurlar. Bu yüzden fobi, kaygı bozukluğu, depresyon açısından risk altına girerler.
Doğru Tutum Nasıl Olmalı?
Çocuklara mümkün olduğu kadar sorumluluk verilmelidir: Bunun için çocuğun sevgi, saygı ve anlayış içinde büyütülmesi gerekir. Katılımcı ve üretken bir birey olmasının yolu budur. Üreten birey her zaman mutlu olmayı ve mutlu etmeyi bilir.
Ebeveynin çocuklarına vereceği en büyük armağan “sana güveniyorum” sözüdür: Kendisine güvenildiğini hisseden çocuğun özgüveni çok daha yüksek oluyor. Başarabileceği, işe yaracağı duygusu yaşıyor.
Ondan sevgi ve şefkati esirgememeli: Karşısında sürekli sorunları konuşan bir insan profili çizmemeli. Onu sarıp sarmalayan, seven, okşayan bir anne-baba olmalı.
Olumsuz geribildirimlerin yanında olumlu geribildirimleri ihmal etmemek gerekir: Çocuğun sadece olumsuz davranışlarını konu etmek onu yetersiz hissettirir. Tabi ki olumsuz davranışlarını arada söylemek ve dikkat çekmek öğrenmesi açısından önemlidir. Ama yaptıklarını “zaten yapmak zorunda” deyip es geçmemeli. Gündeme getirmeli ve kendisini iyi hissetmesi sağlanmalı.
Kendisini ifade etmesine izin vermeli: Sabırla, hoşgörüyle ve cesaret vererek onları dinlemeli. Çocuk olduğu unutmamalı. Dinlerken bir büyükten beklenilen şekilde konuşması beklenmemeli.
Sosyal Etkinliğe Teşvik Etmeli: Spor, müzik, resim, dans gibi etkinlikler çocuğun özgüvenin geliştirir. Kendi isteği ve kabiliyeti doğrultusunda bir etkinliğe yönlendirmeli.
Ebeveynler arada tutumlarını gözden geçirmeli: Ebeveynin aralıklı olarak tutum hatalarını gözden geçirmeleri olası hatayı önlemek açısından önemlidir. Eğer içinden çıkılamayan bir durum varsa bir uzmana danışmayı ihmal etmemek gerekir.
DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN
PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST
Cam Fanus İçinde Büyütülen Çocuklar hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
Çocuğunuzun Dinlediği Müzik Birçok Şeyin Habercisi Olabiliyor!
Ergenlik kimliğin netleştiği, benliğin şekillendiği ve kişiliğin oturd...
Çocuklarda Takıntılar Kafana Takma Demekle Geçmez
Takıntı istenmeden gelen, uygunsuz ve şiddetli sıkıntı yaratan, yinele...
Müzik Otistik Çocukların En Büyük Dostudur
Otistik çocuklar sosyal ve iletişimsel alandaki eksikliklerinin aksine...