1. Bipolar Bozukluk Nedir?

Kişiler, bipolar bozukluğun tanımı ve temel özellikleri hakkında bilgi aramaktadır

Hayat iniş-çıkışlarla seyreden bir süreçtir. Makul sınırlar içinde kaldığı müddetçe bu iniş çıkışları normal ve doğal olarak kabul ederiz. Ancak bazı durumlarda duygudurum sert, keskin, şiddetli ve aşırı bir şekilde yükselebilir ya da düşebilir. İşte duygudumunun aşırı yükseliş ve düşüşlerle seyrettiği bozukluğa Bipolar bozukluk adını veriyoruz. Bipolar kelimesi iki uçlu anlamına gelir. Bir uçta çökkünlük yani depresyon diğer uçta da taşkınlık yani maninin olduğuna işaret eder. Mani diğer adıyla taşkınlık haftalarca ve günboyu süren aşırı hareketlilik, aşırı enerjik olma, kontrolsüz davranışlar, aşırı neşelilik ve coşku, aniden işi bırakma, kredi kartıyla düşüncesizce ve bol miktarda harcama yapma, hayatla ilgili ani ve radikal kararlar alma, günde birkaç saat uyunsa bile dinlenmiş ve enerjik hissetme, çevredekilere karşı öfkeli tutum ve davranışlar, kendine abartılı güven gibi belirtilerle giden bir ruhsal tablodur. Bu tabloyu yaşayan kişiler depresif dönemde de tam tersi aşırı yorgun, bitkin, isteksiz, mutsuz, keyifsiz, ümitsiz, çaresiz, hareketsiz hale gelirler. Bipolar bozukluk böyle mani ve depresyon ataklarıyla seyreden ciddi bir psikiyatrik bozukluktur.

2. Bipolar Bozukluğun Belirtileri Nelerdir?

Hastalığın manik ve depresif dönemlerinde ortaya çıkan belirtiler merak edilmektedir.

Bipolar bozukluk birçok kişide farklı şekilde görülebilir. Semptomların ne olduğu, sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Bazı kişiler mani ya da depresyon dönemlerinde daha fazla kalmaya meyilliyken, bazıları iki dönemi de eşit sıklıkta ve yoğunlukta yaşayabilir. Bazıları sık aralılarla veya uzun dönemler boyunca depresyon ve mani arasında gelgit yaşarken bazıları yaşamları boyunca bu durumu sadece birkaç kez yaşarlar.

Manik dönemde kişinin duygudurumu, düşünceleri, davranışları ve hareketlerinde bir hızlanma olur. Kişi aşırı neşeli, coşkulu ve hareketlidir. Yüksek sesle ve olur olmaz yerlerde şarkı türkü söyler, dans eder, espriler yapar ve kahkahalar atar. Bu neşesi ve coşkusu bulaşıcıdır. Etrafındakileri de güldürür, eğlendirir. Ayrıca çok konuşur, konudan konuya atlar, fikirleri adeta havada uçuşur, az uyur ama çok uyumuş gibi enerjiktir ve aşırı hareketlidir. Kendisine aşırı güven vardır. Çok güçlü ve yenilmez hissedebilir. Bazen kontrolsüz gece hayatı ve cinsel yaşantılar, gereksiz ve aşırı harcamalar da sergileyebilir. Mani dönemini hasta zevkli bir dönemmiş gibi algılar ve bu yüzden hastalığını ve tedaviyi kabullenmez, çoğu zaman da kontrolden çıkar. Bunun da bilançosu ağır olabilir. Örneğin birikimlerini kumarda kaybedebilir, uygunsuz cinsel yaşantılar sebebiyle evliliği sona erebilir, mantıksız iş yatırımları sebebiyle batabilir ya da agresif davranışlar sebebiyle başı belaya girebilir. Kişi çevresindekiler bu davranışları hoş karşılamadığı ve engellemeye çalıştığı için onlarla kavga eder, saldırabilir. Bazı kişilerde muhakeme ve düşünce ileri derecede bozulabilir. O zaman dünyayı ve ülkeyi yönetebileceğine dair büyüklük sanrıları, herkesin kendisine aşık olduğuna dair erotomanik sanrılar, evliya, peygamber olduğuna dair mistik sanrılar görülebilir. Bu tür belirtilerin eklendiği manilere psikotik özellikli mani adı verilir.

Bipolar bozukluğun bir diğer ucunda ise gözden kaçırılmaması ve ihmal edilmemesi gereken depresyon vardır. Buna bipolar depresyon da denir. Bipolar depresyon diğer depresyonlardan daha şiddetli, klasik antidepresan tedaviye daha dirençli ve intihar riski açısından daha tehlikeli bir depresyondur. O yüzden çok iyi takip ve tedavi gerektirir. Çökkün ruh hali, mutsuzluk, hayattan tat alamama, hırçınlık, yoğun suçluluk, ajitasyon, yerinde duramama belirtileri ile seyreder. Bazen de sanrıların eklendiği psikotik depresyon da gelişebilir.

3. Bipolar Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Tedavi yöntemleri, özellikle ilaç tedavisi ve psikoterapi yaklaşımları hakkında sorular sorulmaktadır.

Bipolar bozukluk kronik, tekrarlayan bir rahatsızlık olduğundan tedavisi de uzun sürmektedir. Hatta bazı kişiler ömür boyu ilaç kullanmak durumunda kalabilmektedir. Her ne kadar kronik bir rahatsızlık olsa da iyi bir ilaç tedavisine cevap veren bir rahatsızlıktır. İyi bir tedavi ile kişi bir mani ya da depresif atak geçirmeden ve hiçbir şikayeti olmadan hayatına devam edebilir. O yüzden tedavinin olmazsa olmazı ilaç tedavisi ve sıkı takiptir.

Ancak ilaç tedavisi tek başına bir bipolar bozukluğu tedavi etmeye yeterli değildir. Bipolar bozukluklu hastaların belirtilerinin kontrol altına alınması için ilaç tedavisinin yanı sıra içsel ve dışsal stresörlerin azaltılması ve kişinin ailevi, mesleki ve sosyal hayatının düzenlenmesi atakların önlenmesi açısından son derece önemlidir.

Bipolar bozuklukta tedavi deneyimli bir psikiyatr ve psikoterapist ile yürütülmelidir. Bu bozukluğun tedavisi diğer psikiyatrik rahatsızlıklarla karşılaştırıldığında daha karmaşık ve zordur. Ancak, deneyimli uzmanlar ve uygun tedavi prosedürü ile bu zorluk ortadan kalkar. İlaç kullanımının yakın takibe alınması ve bu rahatsızlığa uygun psikoterapinin devreye sokulması gerekir.

4. Bipolar Bozukluk Genetik midir?

Hastalığın kalıtsal olup olmadığı ve aile bireylerinde görülme olasılığı araştırılmaktadır.

Bipolar Bozuklukta genetik yatkınlık önemli bir risk faktörüdür. Yakın akrabalarının hiçbirinde bipolar bozukluk olmayanlarda hastalık görülme olasılığı %1 ila 2 iken, anne-baba veya kardeş gibi birinci derece akrabasında bipolar bozukluk olanlarda hastalığın görülme sıklığı %7 ila 8'e yükselmektedir. Yani birinci derece akrabalarda bipolar bozukluğun olması hastalığın görülme sıklığını 4-5 kat artırmaktadır. Ancak genetik yatkınlık bipolar bozukluk gelişme riskini tek başına belirleyen bir unsur değildir. Eğer stres, ruhsal travmalar, olumsuz yaşam olayları gibi çevresel etkenlerle beyin kimyasında, nörotransmitter ve hormonal dengede bozulma gibi biyolojik etkenler araya girerse genler tetiklenmektedir. Aksi taktirde kişi sağlıklı bir çevrede büyüyor ve yaşıyorsa genetik yatkınlık da olsa hastalanmadan yaşamına devam edebilir. Birinci derece akrabalarında bipolar bozukluk olanların koruyucu bir yaşam sürmeleri bu açıdan koruyucu olmaktadır.

5. Bipolar Bozukluk ile Depresyon Arasındaki Farklar Nelerdir?

İki hastalık arasındaki temel farklar ve benzerlikler hakkında bilgi aranmaktadır.

Bipolar bozukluk ve depresyon arasındaki farklar, hastalıkların seyrine ve belirtilerine dayanır. Bipolar bozukluk tanısı konulabilmesi için kişinin mutlaka bir manik ya da hipomanik epizot geçirmiş olması gerekir. Bu manik dönemler ile depresif dönemlerin olduğu duygudurumsal dalgalanmalar söz konusudur. Manik dönemde, duygudurumda yükselme ve taşkınlık hali oluşur. Kişi aşırı neşeli, enerjik ve kendisini güçlü hisseder ve bu dönem tedavi edilmezse kontrolsüz bir şekilde ilerler. Manik dönemlerden sonra genellikle depresif dönemler de görülür. Şiddetli bir maniden sonra şiddetli bir depresyonun gelişme ihtimali yüksektir. Bipolar bozukluk bu manik ve depresif döngülerle seyreden bir ruhsal bozukluktur.

Maninin olmadığı depresyonlara ise Unipolar Depresyon yani Tek uçlu depresyon adı verilir. Burada yalnızca depresif dönemler vardır. Depresyondaki kişiler, yoğun üzüntü, umutsuzluk, enerji kaybı, ilgi kaybı ve düşük benlik saygısı gibi duygusal ve fiziksel belirtiler gösterirler. Depresyon dönemleri daha uzun süre devam eder ve duygusal dalgalanmalar arasında hızlı geçişler yaşanmaz.

Özetle Bipolar bozuklukta depresyon tek başına görülmez manik dönemler karışık bir şekilde görülür. Bu depresyona bipolar depresyon adı da verilir. Klasik depresyonda yani Unipolar, tek uçlu depresyonda ise mani olmaksızın sadece depresif dönemler görülür.

 

bipolar-bozukluk-nedenleri

 

6. Bipolar Bozuklukta Hangi İlaçlar Kullanılır?

Tedavide kullanılan ilaçların isimleri, etkileri ve yan etkileri hakkında sorular bulunmaktadır.

Bipolar bozukluğun tedavisinde, hastalığın manik ataklarını kontrol altına almak, depresif dönemleri iyileştirmek ve ruh halini dengede tutmak amacına yönelik ilaçlar kullanılır. Manik dönemlerde kişinin kontrolden çıkma riski söz konusudur. O yüzden hastanın emniyeti için bir psikiyatri kliniğinde yatırılarak tedavisi daha uygundur. Manik atağın tedavisinde lityum, valproat gibi duygudurum düzenleyiciler, antipsikotikler ve gerektiğinde benzodiazepinler kullanılmaktadır. Çok şiddetli ve psikotik özellik arz eden manilerde kişinin daha çabuk toparlanabilmesi için bazen EKT tedavisi de düşünülebilmektedir. Hastaların büyük bir kısmı klasik tedaviye haftalar içerisinde cevap vermektedir. Bir psikiyatrın yakın takibinde olunduğu taktirde ilaçların yan etkileri açısından hastalar koruma altına alınmış olurlar. Ancak şunun altını iyice çizmek gerekir ki manik ve depresif atakların ilaçsız bir şekilde tedavisi mümkün değildir. Hastaların bu dönemlerde tedavisiz kalmaları büyük bir risk teşkil etmektedir. O yüzden mutlaka gecikmeden tedaviye başvurmak gerekir.

7. Bipolar Bozuklukta Psikoterapi Etkili midir?

Psikoterapinin hastalığın yönetimindeki rolü ve etkinliği merak edilmektedir.

Bipolar bozukluğun tedavisinde olmazsa olmaz ilaç tedavisidir ancak psikoterapi de tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır. Hastalığın ve tedavinin yönetilmesinde kritik bir role sahiptir. Psikoterapi, hastaların duygusal düzenlemelerini yapmalarına, stresle başa çıkmalarına, manik ve depresif atakları tanımalarına ve sosyal ilişkilerini güçlendirmelerine yardımcı olur. Bipolar bozuklukta hastalığın kişi tarafından değersizlik ve yetersizlik olarak algılanması, artık eskisi gibi olunamayacağına inanılması, diğer insanlardan farklı olunduğu düşünmesi, çevre tarafından dışlanma, damgalanma, hastane süreçlerinde ve özellikle mani döneminde yaşanan olumsuzluklar, ilaçların yan etkileri ve ilaç kullanmanın olumsuz olarak değerlendirilmesi gibi birçok sorun kişinin tedavi uyumunu bozmaktadır. Hastayı etkilemiş olan bu tür yaşantılar tespit edilip onlara karşı duyarsızlaştırma ve güçlendirme çalışmaları planlanmalıdır. Bu manada Bilişsel Davranışçı Terapiler ve EMDR terapisi gibi travma odaklı yaklaşımlar son derece etkili olmaktadır. Terapötik müdahaleler hastanın hastalığını rasyonel bir şekilde algılamasına ve tedavisine uyum sağlamasına yardımcı olur. Ayrıca aile ve yakın çevreye verilen psikoeğitimler de hasta için güvenli bir ortam yaratılmasını sağlar.

8. Bipolar Bozuklukta Beslenme ve Yaşam Tarzı Nasıl Olmalıdır?

Hastalığın yönetiminde beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzının önemi araştırılmaktadır.

Bipolar bozukluk, duygusal dalgalanmalarla karakterize bir hastalıktır ve tedavi sürecinde ilaç tedavisinin yanı sıra beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişiklikleri de önemli bir rol oynar. Doğru beslenme ve sağlıklı yaşam tarzı, hastaların ruh halini dengelemede, enerjilerini düzenlemede etkili olur ve tedavi sürecini destekler.

Bipolar bozuklukta sağlıklı beslenme, beynin kimyasal dengesine katkıda bulunarak duygusal dalgalanmaları azaltabilir. Son yıllardaki çalışmalar özellikle yüksek doz Omega-3 yağ asitlerinin bipolar bozukluğun tedavisine büyük katkı sunduğu bildirilmiştir. Ayrıca magnezyum, çinko, B6 ve B12 vitaminleri gibi ürünler de destekleyici olmaktadırlar. Somon ve uskumru gibi balıklar, ceviz, bitter çikolata, yeşil yapraklı sebzeler bu besin ögelerinden zengin gıdalardır. Bipolar bozukluklu hastalara ilaç tedavisine ilaveten tavsiye edilmektedir. Dengeli ve düzenli beslenmenin bir katkısı da kan şekeri seviyelerini dengede tutmaktır. Şeker beynin tek besin kaynağı olduğu içn şekerle ilgili her düzensizlik ruhsal dengeye de etki eder. Şeker metabolizmasının dengede tutulması da ruhsal iniş çıkışların azaltılmasına yardımcı olmaktadır. O yüzden şekerli ve işlenmiş gıdalardan kaçınma ve mümkünse glütensiz gıdalarla beslenme önerilmektedir.

Kafein ve alkol tüketimi bipolar bozukluğu olan kişilerde ruh hali dalgalanmalarını tetikleyebilir. Kafein, manik atakları körükleyebilirken, alkol depresyonu derinleştirebilir. Bu nedenle, alkol ve kafein alımının sınırlandırılması önerilir.

Bipolar bozuklukta sağlıklı bir yaşam tarzı, hastalığın kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Düzenli uyku, fiziksel aktivite, stres yönetimi ve sosyal destek gibi faktörler tedavi sürecini destekleyen önemli unsurlardır.

Uyku, bipolar bozukluğu olan kişiler için kritik öneme sahiptir. Hem manik hem de depresif dönemlerde uyku düzeni bozulabilir. Düzenli ve kaliteli uyku, ruh halinin istikrarlı kalmasına yardımcı olur. Aynı saatte yatmak ve uyanmak, ekran kullanımını sınırlandırmak ve rahatlatıcı uyku alışkanlıkları geliştirmek uyku kalitesini artırır ve bipolar bozukluğundaki duygusal dengesizlik riskini azaltır. Uyku bipolar bozukluğu olan kişilerin ve ailelerin dikkat etmesi gereken en önemli konulardan biridir. Kişinin uyumamaya başlaması ya da uykusundaki düzensizlikler çoğu zaman bir manik atağın habercisi olabilmektedir. Ayrıca uykunun bozulması da bir zaman sonra bir manik atak gelişme riski de artabilmektedir. Yani uykusuzluk maninin habercisi olabildiği gibi maninin tetikleyicisi de olabiliyor.

Egzersiz, bipolar bozukluk tedavisinde önemli bir tamamlayıcıdır. Düzenli egzersiz, endorfin salgılar ve ruh halini iyileştirir. Yürüyüş, yoga, koşu gibi düşük yoğunluklu egzersizler, manik atakları hafifletebilir ve depresif dönemlerde enerji seviyelerini artırabilir. Egzersiz ayrıca stresle başa çıkmada ve uyku düzeninin sağlanmasında da yardımcı olur. Bipolar bozukluğu olan hastaların hiçbir şey yapamıyorlarsa bile günde en az 8-10 bin adım atmaları bile birçok riskten korumaktadır.

Bipolar bozukluk, stresin etkisiyle şiddetlenebilir. Bu nedenle, stres yönetimi teknikleri çok önemlidir. Meditasyon, farkındalık (mindfulness), derin nefes egzersizleri gibi rahatlama yöntemleri, stresin olumsuz etkilerini azaltabilir. Aynı zamanda, yoğun stresli durumlar ve aşırı yorgunluktan kaçınılması, duygusal dengeyi korumada faydalıdır.

Bipolar bozukluğu olan kişilerin güçlü bir sosyal destek ağına sahip olmaları önemlidir. Aile, arkadaşlar, terapistler ve bipolar bozukluğu olan diğer kişilerle etkileşim içinde olunması kişiyi hem mutlu etmekte hem de güçlendirmektedir. Sosyal destek, yalnızlık hissini azaltır ve duygusal iyileşmeyi hızlandırabilir.

Ancak şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir: Bipolar bozuklukta öncelik ilaç tedavisidir. Bir psikiyatrın yönetiminde gerekli ilaçlar kullanıldığı taktirde bu yaklaşımlar etkili olabilmektedir. İlaç almadan sadece bu yöntemlerle tedavi edileceğine inanmak hasta açısından son derece sakıncalıdır. Katkı sağlayacak her şeyi bir ilaç tedavisi zemininde devreye sokmak gerekir.

9. Bipolar Bozuklukta Ataklar Nasıl Önlenir?

Atakların sıklığını azaltmak veya önlemek için alınabilecek önlemler hakkında bilgi aranmaktadır.

Bipolar bozuklukta atakları önlemek için birkaç temel yaklaşım bulunmaktadır. İlk olarak, ilaç tedavisinin düzenli ve doğru kullanımı çok önemlidir, çünkü ilaçlar manik ve depresif atakların sıklığını azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca, psikoterapi ile hastalar duygusal dengenin sağlanmasına yönelik stratejiler öğrenebilir, tetikleyicileri tanıyabilir ve başa çıkma becerileri geliştirebilirler. Uyku düzenine dikkat etmek ve düzenli egzersiz yapmak, ruh halini dengelemeye yardımcı olur ve atakları önleyebilir. Stres yönetimi teknikleri (meditasyon, farkındalık gibi) de duygusal dalgalanmaları hafifletir. Sağlıklı bir beslenme düzeni, özellikle omega-3 yağ asitleri, B vitaminleri ve magnezyum içeren gıdalar, ruh halini stabilize ederken şeker, alkol ve kafein gibi maddelerden kaçınılması gerekir. Sosyal destek de atakların önlenmesinde önemli bir rol oynar; aile ve arkadaşların desteği, kişinin ruhsal dengesini korumasına yardımcı olabilir. Ayrıca, hastalığın seyrini olumsuz etkileyeceğinden alkol ve uyuşturucu gibi maddelerden uzak durulmalıdır. Son olarak, erken müdahale, manik veya depresif belirtilerin başladığını fark etmek ve zamanında tedaviye başlamak tedavinin etkin ve kalıcı olması açısından son derece önemlidir. Bu bütüncül yaklaşımla bipolar bozukluklu kişiler ataklarını daha iyi yönetebilir ve yaşam kalitelerini artırabilirler.

10. Bipolar Bozuklukta Hangi Doktora Başvurulmalıdır?

Hastalığın tanı ve tedavisi için hangi uzmanlık alanına sahip doktorlara başvurulması gerektiği sorulmaktadır.

Bipolar bozukluğun tanı ve tedavisi için başvurulması gereken uzmanlık alanı psikiyatridir. Bipolar bozukluk, biyolojik ve kimyasal dengesizliklerden kaynaklı bir rahatsızlıktır o yüzden mutlaka tedavisini bir psikiyatristin takip etmesi gerekir. Psikiyatristler, bipolar bozuklukta tanı koymaya, tedavi etmeye ve ilaç düzenlemeye tek yetkili hekimlerdir. Bipolar bozuklukta tedaviye dair bütün yaklaşımların, psikiyatristin kontrolünde yapılması gerekir. Bu manada psikoterapist veya klinik psikologlarun bipolar bozukluklu danışanlarını takip ederken mutlaka bir psikiyatristle irtibatta olmaları gerekir. Bu hastanın emniyeti açısından son derece önemlidir. Bipolar bozukluk, aynı zamanda aile terapisi veya psiko-eğitim gerektirebilir. Bu durum, hastanın yakınlarının hastalık hakkında daha fazla bilgi edinmesini ve nasıl destek olabileceklerini öğrenmelerini sağlar. Sonuç olarak, bipolar bozukluğun tanı ve tedavisinde birinci basamak olarak psikiyatri uzmanına başvurulmalıdır. Psikiyatrist, hem ilaç tedavisini hem de psikoterapiyi yönlendirerek hastalığın yönetilmesine yardımcı olacaktır.

Narsistik Kişilik

Narsistik kişilik bozukluğu, kişinin kendisini aşırı derecede önemli g...

Çekingen Kişilik Bozukluğu

Çekingen kişilik bozukluğu, aşırı utangaçlık, yetmeme korkusu ve redde...

Pasif Agresif Kişilik

Yapılan çalışmalarda, bu kişilerin çocukluklarında aileleri tarafından...