Bir insan bir çatışma durumunda veya bir kaotik durumda veya işte yaşamış olduğumuz korona virüs salgını gibi bir travmatik olayla karşılaştığında kendini korumak adına ve karşılaştığı sorunu çözmek, onunla başa çıkmak adına birtakım mekanizmalar ortaya koyar. Biz bunlara savunma mekanizmaları diyoruz.
Savunma mekanizmaları aslında kişiyi korumaya yöneliktir. Ancak bazı savunma mekanizmaları paradoksal bir şekilde kişiyi koruyalım derken aslında çözümden uzaklaşmaya götürür, sorunun ve krizin daha da büyümesine sebep olur. Örneğin bu korona virüs salgını esnasında inkar mekanizmasını çok sık bir şekilde gördük. Yani görmezden gelmek, yokmuş gibi davranmak, yadsımak, deore etmek, değersizleştirmek önemli bir şey yok, korkacak bir şey yok, bu kadar da büyütmeyin, tarzı yaklaşımları veya kadercilik bize bir şey olmaz, zaten öleceğiz, allah bizi korur, ölüme bir çare yok zaten. Şeklinde düşünceler ve davranışlar karşımıza sıklıkla çıkıyor. Bunlar bizim ilkel davranış modellerinden veya ilkel başa çıkma modellerinden bazıları. Bu tür durumlarda insanlar yaşamış oldukları çaresizliğe ve ümitsizliğe, tevekkül maskesini giydirerek bunu görmezden gelerek olayı küçümseyerek kaderci bir şekilde yaklaşarak sözde kendilerini korumaya çalışıyorlar. Ama bu koruma mekanizması, bu savunma mekanizması kişileri tedbir almaktan önlem almaktan uzaklaştırıyor. O zaman da krizin şiddeti daha da artıyor. Ve bu kişi hem kendisi için tehlikeli bir durum yaratıyor hem de başkaları için tehlikeli bir insan haline geliyor. Yapmamız gereken mutlaka korkacağız ve kaygılanacağız.