depresyon-tedavisinde-ilac-kullanimi
Depresyon Tedavisinde İlaç Kullanımı

<p>Depresyon konusunda bilinmesi gereken en önemli hususlardan birisi de depresyonun beyindeki bir kimyasal bozulma sonrasında ortaya çıkan rahatsızlık olduğu gerçeğidir. Beyindeki mutluluk kimyasallarının bunlar serotonin vb. adını verdiğimiz bir takım hormonlardır bu hormonların şu veya bu sebeple azalması depresyon dediğimiz tablonun oluşumuna sebep oluyor haliyle tedavide temel prensip nedir önce biyolojik zemini düzeltilmesidir. Eğer bir kimyasal sorun söz konusuysa bir hormonal eksiklik söz konusuysa onu yerine getirmeniz gerekiyor işte bu nedenle bir takım ilaçlar keşfedilmiştir. Bu kimyasalların bu mutluluk kimyasallarının&nbsp; seviyesindeki düşükler ortadan kaldırıyor ve kişinin bu belirtilerden kurtulmasına ve yardımcı olurlar. İlaçlar diğer uyuşturucu işte Efendim bazı kötüye kullanılan maddeler gibi mutluluk kimyasallarını tüketerek değil mutluluk kimyasallarının tüketilmesini azaltarak her bir uyuşturucu bağımlılık yapıcı etkiye sahip değil bu antidepresanlar. Beyindeki bu kimyasalı daha iktisatta kullanılmasını sağlar Sonuçta antidepresanlar uyuşturucu olmayan bağımlılık yapmayan ve bedende kalıcı bir takım yan etkileri rahatsızlıklara sebep olmayan son derece güvenilir etkili depresyon ilaçlarıdır. Ve bedende kalıcı bir takım yan etkileri rahatsızlıklara sebep olmayan son derece güvenilir etkili depresyon ilaçlarıdır bunların Tabii tek bir şartı var bir hekimin bir psikiyatrinin kontrolünde kullanılması.</p>

corona-virus-salgini-irkilme-reaksiyonuna-sebep-oluyor
Corona Virüs Salgını İrkilme Reaksiyonuna Sebep Oluyor

<p>Koronavirüs salgınının büyük bir travma olduğundan ve bu büyük travmanın insanlarda akut stres reaksiyonu adını verdiğimiz psikiyatrik tabloya sebep olduğundan bahsetmiştik. Akut stres reaksiyonu olduğu dönemlerde insanlarda birçok şikayetler söz konusu oluyor. Ama bu şikayetlerin önemlilerinden bir tanesi de startle reaksiyonu. Yani irkilme reaksiyonudur. İrkilme reaksiyonu aslında kişinin kendisini korumak için yaptığı refleksif davranışlardır. Biz bunu nerede gördük? Depremlerde gördük. Deprem anında insanlar çok üst katlardan, binaların üst katlarından kendilerini dışarı attılar, aşağı atladılar ve depremden değil de buradan işte üst katlarını atladıkları için ölen işte ve sakat kalan birçok insan oldu. Bu işte bir startıl, birikilme reaksiyonudur. Peki biz koronavirüs salgınında bu irkilme reaksiyonunu nasıl gördük? Insanların marketlere hücum etmesi, rafları boşaltması, tuvalet kağıdı, dezenfektan, deterjan, sabun, eldiven, maske gibi temizlik malzemeleri stoklaması. Bir startle birikilme reaksiyonudur. Bu ikili reaksiyon refleksif olduğu için arka planda ölüm korkusu olduğu için tabii kişiyi can havliyle kendini garanti altına alma kendini güvenli bir noktaya getirmek davranış olarak karşımıza çıkıyor. Tabii böyle bir durumda insan daha da bencilleşiyor, bencilleşmesi insanının bencilleşmesi, toplumsal infialin daha da artmasına insanların kaygılarının yükselmesine, panik havasının daha da efendim etkili sebep olarak bizim krizle mücadelemize bir takım zararlar geliyor. O yüzden krizle mücadele edelim. Koronavirüs salgını gibi kaotik durumlarla mücadelede, travmalarla mücadelede tıbbi tedbirlerin yanı sıra mutlaka psikolojik tedbirlerin de alınması gerekiyor. Tıbbi tedbirlerin başarılı olması, önlemlerin başarılı olması, kişilerin önlemleri alabilme noktalarında belli bir seviyeyi yakalayabilmeleri onların psikolojik olarak rahat olmalarıyla çok ilişkilidir. Bu konuda psikolojik destek programlarına ihtiyacımız vardır.</p>

Panik bozukluğun tedavisi ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Panik Bozukluğunun Tedavisi

<p>Panik bozukluğun tedavisinde sebebir ve sonuca yönelik bir takım müdahaleler söz konusudur. Nedir sebepler? Sebepler genellikle kişinin çocukluğundan beri yaşamış olduğu travmalar ve bu travmaların kişiye yüklemiş olduğu olumsuz inanışlardır. Olumsuz düşüncelerdir. Bu düşüncelerle ve bu travmalarla mücadele son derece önem arz etmektedir. Ama bu travmanın, bu olumsuz düşüncelerin yarattığı bir kimyasal dengesizlik de söz konusudur. Yani bir bir insan panik atak yaşıyorsa o insanın beyninde mutlaka bir kimyasal bozulma söz konusu olmuştur. O zaman birzim bu kimyasal zemini de düzeltmemiz gerekiyor. Işte burada devreye panikte kullandığımız işte depresyonda kullandığımız birtakım ilaçlar giriyor. Bu ilaçlar ne yapıyor paniğe sebep olan, beyindeki serotonin ve maddesinin düşmesini ortadan kaldırıyorlar ve bu maddelerin dengesini sağlayarak kişinin panik tablosundan kurtulmasına yardımcı oluyorlar. Ilaç tedavisinin yanında tabiri ki sadece ilaç tedavisi paniğin sebeplerini ortadan kaldırılıyor. Yani çünkü ilaçlar, hiçbir ilaç kişinin travmasını ortadan kaldırmaz. Hiçbir ilaç kişideki Negatif inanışları, olumsuz düşünce kalıplarını ortadan kaldırmaz. O zaman ne yapıyoruz? Ilacın yanında bu olumsuz inanışları düzeltecek birtakım psikoterapi yöntemlerini devreye sokuyoruz. Bu psikoterapi yöntemleri de genellikle işte olumsuz düşüncelere ve davranışlara yönelik birlişsel davranışçı terapi adını verdiğimiz terapi yöntemi devreye giriyor. Ne yapıyor? Burada kişinin efendim olumsuz düşünceleri varsa bunların yerine kişinin daha çok Kullanabirlecek, kişiye faydalı olabirlecek olumlu düşünceleri, düşünce kalıplarını yerleştirmeye çalışıyoruz. Örnek verelim, mesela bir kişi kendisi yetersiz, tehdit altında. güvende değilmiş gibir hissediyorsa işteki emniyette olduğunu, kendine elinden emin olduğunu, kendine işte efendim yeterli olduğunu, güçlü olduğunu gibir birtakım düşünce ve kalıplarını yerleştirmeye çalışıyoruz. Davranışçı terapide de kişinin kaçındığı korku yaşadığı durumlara karşı sistematik ve düzenli bir şekilde üzerine gitme tedavisi yapıyoruz. Mesela bir kişi eğer kapalı yerden korkuyorsa veya işte dışarı çıkmaktan korkuyorsa sistematik olarak onu birz dışarı çıkmasını sağlıyoruz. Üzerine gitme çalışmalarıyla. Ancak birlişsel davranışlı terapilerin başarılı olabirlmesi, bu zeminde var olan travmatik yaşantıların işlenebirlmesiyle mümkündür. Şöyle bir örnek verelim. bir kişinin bacağı kırıldığı zaman o önce ne yapıyorsunuz? Uyluk kemiğini düzeltiyorsunuz. Efendim onu alçıya alıyorsunuz. Kemiğin kaynamasını bekliyorsunuz. Kaynadıktan sonra kaynadığına emin olduktan sonra alçıyı çıkarıyorsunuz. Kişiye pasif egzersizler veriyorsunuz. Daha sonra aktif egzersizler ve zaman içerisinde yürüme, sporla o kaslarının güçlendirmesini sağlıyorsunuz. Bu sinsi de bu sıra çok önemlidir. Yani kişinin efendim önce kaslarını için yürütmüyorsunuz. Kemiğini Işte psikiyatrik rahatsızlıklarda da bu prensip geçerlidir. Yani eğer kişinin bir ruhsal travması varsa zeminde ve bu travma sürekli kişiye olumsuz düşünceleri empoze ediyorsa sizin önce bu travmayı düzeltmeniz gerekiyo. Bu travmayı düzeltmeden eğer üzerine gitme, efendim işte bir takım eh negatif düşüncelerle mücadele etme gibir bir takım telkin dayalı terapi yöntemlerini devreye soktuğunuz zaman çoğu zaman başarısız olunuyor ve kişinin kendine olan Tedavi olan inancı da ortadan kalkıyor. Işte bu travmaların tedavisinde, terapisinde en önemli yöntem olarak da terapisti de görüyoruz. EMDR terapisinin yanında belli bir aşama kaydettikten sonra birlişsel davranışlı tedavileri devreye soktuğumuzda son derece başarılı bir şekilde panik bozukluğu tedavi edebirliyoruz.</p>

Fobiler, yani korkular, birçok insanın hayatını etkileyen sıkıntılardır. Bazı insanlar yükseklikten korkar, bazıları kapalı yerde kalmaktan korkar. Bu duruma klostrofobi veya agorafobi adını veriyoruz. Bazı insanlar uçak korkusu yaşar, yüksek yerlerde olma korkusu da bu korkular arasındadır. Bazı insanlar tünel veya köprü gibi yerlerden geçmekten korkar. Bazıları ise yılan gibi böcek gibi şeylerin adının geçmesinden bile irkilir. Kalabalık korkusu olanlar da vardır. Bu spesifik korkular, belirli durumlarda belirli nesnelerle karşılaşıldığında ortaya çıkar. Genellikle panik veya aşırı korku duygusuyla karakterizedir.

İnsanlar bu ortamları gördüklerinde panik veya kaygı reaksiyonu yaşarlar, bu durum genellikle geçmiş travmalarla ilişkilendirilir. Örneğin, bir çocuk 5 yaşındayken kilitli kaldıysa ve büyük bir kaygı yaşadıysa, ileriki dönemlerde kapalı yer korkusu geliştirebilir. Bu korkuları yaşayanlar genellikle geçmişteki travmaların etkisinden habersizdirler.

Yapılması gereken, bu travmatik yaşantıları tespit etmek ve kişiyi bu korkulardan kurtarmaktır. Bu tür travmaları tespit edip kişiyi bu travmadan duyarsızlaştırıcı yöntemlerle kurtarabiliriz. Örneğin, bir kişi kapalı yerlerden korkuyorsa, üzerine gitme terapisi adı verilen bir terapi ile bu korkusunu yeniden formatlayabiliriz.

Böylece, kişinin hayatında yeni bir algı oluşmasını sağlarız. Bu yaklaşımların, emdr gibi bazı yöntemlerle kısa sürede sonuç verdiğini gözlemlemişizdir. Birçok durumda, asansör korkusunu tek bir seansta iyileştirebiliriz. Yani, uzun süreli terapi gerektirmeyen, hatta birkaç seansta çözülebilen fobiler için çözüm mümkündür.