Çiftlerin kısır ( infertilite) olduklarını öğrendiklerindeki duyguları oldukça karmaşıktır. Kişinin yaşadığı karmaşık duygular tıpkı bir yas sürecine benzemektedir. Hayal kırıklığı, umutsuzluk gibi duyguların yanı sıra öfke duygusu da yaşayabilirler. Öfke duygusu eşe, tedavi ekibine, çocuklu çiftlere vb. yönelebilir.
Kısırlık (infertilite) psikolojik problemleri ortaya çıkarabilir. Kısır (İnfertilite) tanısı konulan kadınlarda depresyon ve kaygı bozukluğuna sık rastlanmaktadır. Mutsuzluk, iştah ve uyku sorunları yaşayabililer. Depresyonda sıklıkla karşılaştığımız “Ben yetersizim” şeklindeki olumsuz otomatik düşüncelere, kaygıda gördüğümüz “Acaba hamile kalabilecek miyim, kalamayacak mıyım?” “Bu seferde ya düşük olursa” vb. düşünceler taşıyabilirler. Bu durum kısırlık tedavisini de olumsuz etkileyebilmektedir. Bunun yanı sıra stres ve psikolojik problemlerde kısırlığa neden olabilir.
Kısırlık (İnfertilite) Tedavisi Süreci ve Psikolojik Etkileri
Tedavi sürecinde kişinin duygulanımlarının değişmesi beklenen bir durum olmakla birlikte bu durum süreklilik arz ettiğinde kişilerin bu konuda destek almaları gerekmektedir.
- Mutsuzluk
- Umutsuzluk
- İlgisizlik ve isteksizlik
- Sürekli ağlama
- Uyku sorunları (uykuya dalmakta, uykuyu sürdürmekte güçlük, uykusuzluk, aşırı uyuma)
- İştahın artması, azalması.
- Kilo kaybı/ kilo artması
- Öfke ve kızgınlık
- Dikkat ve konsantre olmakta yaşanan güçlükler
- Unutkanlık
- Motivasyon sorunları
- Değersizlik, suçluluk duyguları
- Kaygı (Kısırlık tedavisinin sonucuna yönelik kaygı duyma)
- Depresyon
- Yorgunluk, huzursuzluk
- Kendine zarar verme, intihar düşünceleri
- Sosyal alanlardan, aktivitelerden uzaklaşma
Kısırlık (infertilite) ve Çevre
Çiftler ilk olarak içinde yaşadıkları durumu saklama ihtiyacı duyabiliyorlar. Tedavi süreci ile birlikte ise, içe kapanık, buruk bir dönemin içerisine girebiliyorlar. Giderek günlük hayattan uzaklaşıp, içe kapanık bir süreç yaşayabiliyorlar. Çocuk sahibi olmadıkları için toplumda kendilerini suçlu ve ezik hissedebiliyorlar.
Kısır ( İnfertilite ) çiftlerin kırılgan, insanlarla iletişimde sorunlar yaşayan, yalnız kişiler olabileceği düşünülmektedir. Kendisini yetersiz, değersiz hissedebilir ve hiç kimsenin kendisini anlayamadığını düşünebilirler. Bu noktada, çiftlerin duygularını paylaşması ve sosyal destek oldukça önemlidir.
Çiftlerin psikolojileri üzerinde yakın çevrenin tutum ve davranışları da rol oynayabilir. Kısırlık (infertilte) tedavisi esnasında, çevrenin çifte soru sorması, yardım etmeye çalışması, iyi dileklerde bulunulması (aileden birinin çocuğu olduğunda darısı senin başına vb.) da stres ve baskı yaratabilir. Aynı zamanda tedavi sürecini de olumsuz etkileyebilir.
Kısırlık tedavisinin maliyeti de eşler üzerinde baskı yaratabilir. Çiftlerin %15-20 sinde bu duruma rastlanmaktadır. Ülkemizde, toplumsal baskılar, töreler, çevre çocuk sahibi olamayan çiftler üzerinde psikolojik bir sıkıntı yaratmaktadır. Yapılan çalışmalar, son 15-20 yılda kısırlık tedavisinde büyük ilerlemelerin olduğunu göstermektedir.
Gerek tedavi ekibinden kişilerin, gerekse ailelerin yeni tedavi seçenekleri, evlat edinme vb. konularda konuşmaları da çiftlerde umutsuzluk, öfke vb. bir çok karmaşık duygunun açığa çıkmasına neden olabilir.
Kısırlık (infertilite) ve İletişim
Kadınlar ve erkekler çocuk sahibi olamamaktan farklı şekillerde etkilenirler. Kısırlık ile ilgili yaklaşım tarzları, sorun çözme şekilleri, baş etme stilleri farklılıklar göstermektedir. Kadınlar, duygularını bir şekilde dışa vurmaktadırlar. Kadınlar sıklıkla duygusal odaklı baş etme yöntemlerini kullanmaktadır. Öfke, üzüntü, hayal kırıklığı vb. duygularını öteki ile paylaşmak ister. Erkekler bu durum karşısında çözüm önerilerinde bulunabilir, eşinin duygu dışavurumun gereksiz olduğunu söyleyebilir. Bu durum karşısında kadın, eşinin kendisini anlamadığını, önemsemediğini düşünebilir. Ben yalnızım duygusu yaşayabilir. Duygusal kopukluk, eşler arasındaki iletişimin giderek bozulmasına, eşlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına neden olabilir. Bu süreçte, eşlerin birbirlerinin duygularını, düşüncelerini olduğu gibi kabullenmesi, değiştirmemeye çalışması önemlidir.
Bazı kadınlar ise, çocuk sahibi olamamakla ilgili durumlarını dile getirmezler. Eşinin anlamasını beklerler. Beklenti kişinin hayal kırıklığı yaşamasına neden olur. Eşlerin çocuk sahibi olamamakla ilgili düşüncelerini, duygularını, ihtiyaçlarını dile getirmeleri gereklidir.
Kısırlık tedavisinin maliyeti de eşler üzerinde baskı yaratabilir. Çiftlerin %15-20 sinde bu duruma rastlanmaktadır. Ülkemizde, toplumsal baskılar, töreler, çevre çocuk sahibi olamayan çiftler üzerinde psikolojik bir sıkıntı yaratmaktadır. Yapılan çalışmalar, son 15-20 yılda kısırlık tedavisinde büyük ilerlemelerin olduğunu göstermektedir.
Psikolojik Destek
Bireysel Psikoterapi
Kısırlık tedavisine, çiftlerin fiziksel olarak hazırlanmalarının yanı sıra bu sürece psikolojik olarak da hazırlanmaları oldukça önemlidir.
Tedavi sürecinin uzaması durumunda çiftler psikolojik olarak kendilerini iyi hissetmeyebilirler. Tahlil ve tetkiklerin sonuçlarına göre, duyguları da bir salınım gösterebilir. Tahlil ve tetkikler olumlu geldiğinde, mutluluk duyguları yaşarken, umutlanırken, sonuçlar olumsuz olduğunda, endişe, korku, kızgınlık, umutsuzluk vb. duygular yaşayabilirler.
Bireysel psikoterapi ile, çiftin tüm bu duyguları, düşünceleri, süreçte yaşadıkları sorunlarla baş etme becerileri üzerinden çalışılmaktadır.
Grup Psikoterapi
Yapılan çalışmalar grup psikoterapisinin kısırlık tedavisi esnasında yaşanan sorunlarla baş etme açısından etkin olduğunu göstermektedir. Grup psikoterapisinde, katılan kişiler yalnız olmadıkları, kendi yaşadıkları sorunu yaşayan başka kişilerin de olduğunu, o kişilerin kullandıkları baş etme yöntemlerini görerek kendileri içinde alternatif yollar oluşturabilirler.
DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN
PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST
Erkek ve Cinsel Sorunlar hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
Erkek ve Cinsel Sorunlar
Erişkin erkeklerin %15’inde, 50 yaş üzerinde her 10 erkeğin 3’ünde cin...