Öfke, hoşnut olunmayan durumlara karşı verilen temel duygulardan biridir. Günlük hayatta sinirimizi bozan bir çok olayla karşılaşırız. Trafikte hatalı sollayanlar, sıkıştıranlar, işyerinde işini savsaklayanlar, hakaret eden patronlar, dengesiz müdürler, anlayışsız arkadaşlar, baskıcı ve bunaltıcı anne babalar, aşırı hırs bu olayların bazılarıdır. Bu tür olaylara uygun tepkiler verildiğinde, öfke gayet sağlıklı bir duygudur. Çoğu insan bu durumlarda tepkisini direk gösterir. Ya bağırıp çağırır, ya kavga eder ya da sağı solu kırıp döker. Bu tepkileri kontrol edemediğimiz takdirde kendimize zarar verebiliriz veya sosyal ilişkilerimizi yıkıma uğratabiliriz. Kimisi de tepkisini içine atar ve biriktirir. Bu ikinci grup insanlar “olayları hep içime atıyorum, kimseye tepki veremiyorum, kimseyi kırmak istemiyorum, hayır diyemiyorum” diyen insanlardır. Öfkelerini biriktirirler. Stres insan vücuduna girdiği zaman bir şekilde çıkacak yol arar, aynı elektriğin girdikten sonra bedenin bir yerinden çıkması gibi. Biliyorsunuz şiddetli elektrik çarpmalarında ayak topuğu gibi yerlerde patlamalar olur. Elektrik bu şekilde dışarı çıkar. İşte günlük hayatta biriktirdiğimiz stres ve kızgınlık da benzer şekilde etki yaratır. Küçük stres olayları birikir ve bir eşik üstü uyaranlarla karşılaşıldığında dışarı çıkar. Öfke patlaması yaşayan insanların birçoğu olayı tetikleyen etkenden ziyade bu birikmiş öfkeyi yaşarlar.
İçindekiler
Öfke durumunda ortaya çıkan tepkiler:
- Kan basıncı artması ve kalp atışları hızlanır,
- Nefes alıp vermede düzensizlik,
- Aşırı stres ve gerginlik,
- Tartışma sırasında kişiye veya herhangi nesneye yönelik şiddet uygulanması
Öfke Kontrol Bozukluğu Sebepleri
Öfke kontrolü çocukluk çağında başlar ve beyin ön bölgesinin bir işlevidir. Kötü çocukluk çağı yaşantıları ve yanlış tutumlar çocuklarda öfke kontrolünü bozar. Öfke Kontrol Bozukluğu yaşayan bireylerde mutluluk hormonu adı verilen serotonin hormonunun çalışmasında da bir sıkıntı olduğu bilinmektedir.
Epileptik Karakter
Epilepsi gibi beyin hastalıkları öfke kontrol bozukluğuna sebep olabilir. Bazı epilepsi türleri tipik bayılmalarla değil de öfke patlamalarıyla seyreder. Eğer tedavi edilmezse çocukta davranış sorunları gelişir. Psikiyatride “Epileptik Karakter” dediğimiz bir tipleme vardır. Bu kişiler bazı durumlarda kendilerini kaybederler. Kendilerini “o an film kopuyor, gözüm hiçbir şeyi görmedi, vurdum, kırdım, sonra da pişman oldum” diye ifade ederler.
Okulda ve yakın çevredeki arkadaşları tarafından dışlanmak bir öfke sebebidir. Çocuğun fiziksel kusurlarının olması kendisini öfkeyle gösterebilir. “Şişko, bücür, dört göz” gibi lakaplara maruz kalırlarsa öfke davranışı geliştirebilirler.
Ailesi tarafından dövülen çocuklar saldırganlığı bir sorun çözme yöntemi olarak benimser. Ailesi ya da öğretmeni tarafından önemsenmemek bir saldırganlık etkenidir. Çocuk normal yollardan dikkat çekemediğini görünce öfke ve agresyonu kullanır.
Televizyonda şiddet içerikli görüntülere maruz kalan çocuklarda öfke sorunlarının arttığı tespit edilmiştir. Saldırganlık temalı filmler, haberler ve müzik klipleri çocuğun saldırgan olmasında etken olabiliyor. Amerika’da yapılan bir araştırmada müzik kliplerinin %80 ’inin şiddet içerikli olduğu, bunun da çocuk ve ergenlerde şiddeti körüklediği belirlenmiştir.
Çocuklukta ve Ergenlikte Yaşanan Cinsel Tacizler
Öfke patlama nöbetleri geçiren kişilerde (ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde) en çok rastladığımız geçmiş travmatik yaşantılardan birisi, öfke kontrolünü sağlayamayan ve/veya fiziksel şiddet uygulayan (çocuğa ve/veya eşine) bir baba ya da annenin varlığı, diğer ebeveynin bu duruma müdahale edememesi, seyirci kalması ya da ilgisiz kalması durumlarına çocukluk ya da ergenlik dönemlerinde üst üste maruz kalmaktır.
Öfke patlaması nöbetlerini yaşayanlarda (çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde) en çok çalışmak zorunda kaldığımız bir diğer travmatik faktör çocuklukta ve ergenlikte yaşanan cinsel tacizlerdir. Erişkinken cinsel tacize maruz kalma durumunda da agresyon birikmesi, çocukluk ve ergenlikte olduğu kadar yüksek olmasa da, ve buna bağlı öfke patlama nöbetleri ile karşılaşırız.
Bir diğer travmatik neden ise ebeveynlerden birinin aşırı pasif ve ezik, diğerinin ise aşırı baskın ve agresif olduğu ortamlardır. Öfke patlaması şikayeti ile gelen kişilerde böyle bir ortamda büyüme geçmişine sıkça rastlarız.
Sebep Olduğu Hastalıklar
Kalp Hastalıkları: Birikmiş öfke kalp hızını arttırır, aynı zamanda kalp damarlarında daralma ve kriz etkenidir.
Hipertansiyon: Öfke damar elastikiyetini bozar, kalıcı hipertansiyon oluşur.
Şeker hastalığı: Biriken öfke metabolizmayı bozar ve şekeri yükseltir. Şeker hastası olanların çoğu öfkelidir. Öfkeli oldukları için hasta olmuşlardır.
Ruhsal Bozukluklar: Birikmiş öfke, depresyon gibi ruhsal bozukluklarla da gösterebilir. Hem öfke depresyona, hem de depresyon öfkeye yol açar.
Genleri hortlatır: Hepimizde bazı hastalıkların geni mevcut olabilir. Eğer bu genleri aktifleştirmemeyi başarabilirsek, hastalanmadan hayatımızı sürdürebiliriz. Ama öfkeyi kontrol edememe gibi bir problemimiz varsa bu genlerin hortlama riski artar. O zaman genetik haritamızda var olan birçok hastalık tetiklenir. Son yıllarda kanserlerin artmasının altında yatan en önemli etken birikmiş öfke ve strestir.
Tedavi
Öfke kontrolünü sağlamak ile ilgili yaklaşımlar psikoterapide en çok kullanılan yöntemlerdir. Bu yaklaşımlarda kişinin var olan öfkesini kontrol etmeyi öğrenmesi amaçlanır. Bu tür çalışmalar oldukça yarar sağlar.
Ancak psikoterpide nihai hedef kişinin duruma uygun makul düzeyde bir sinirlilik halini yaşamasını sağlamak olmalıdır. Başka bir deyişle kontrol etmesine gerek olacak düzeyde öfke patlaması yaşama aşamasına gelmemesini sağlamak esas hedef olmalıdır. Bu hedefe ulaşmak, ancak öfkenin kontrol edilemeyecek düzeye gelmesinin sebebi olan agresyon fazlalığı sorununu çözmekle mümkündür. Agresyon birikimine ve fazlalığına yol açan travmalar çalışıldığında kişi öfke patlaması aşamasına gelemez. Tabi burada şunu vurgulamak gerekir; öfke patlamasına yol açan gerçek durumlar varsa herkes öfke patlaması aşamasına gelebilir. Sorun, duruma uygun olmayan, belirli düzeyde bir sinirlilik haliyle atlatılabilecek durumlarda, abartılı ve kontrolsüz öfke patlamaları yaşamaktır. İlaç tedavisi ile birlikte travmalar çalışıldığı takdirde sonuç daha etkili olmaktadır. İlaç tedavisi olmadan EMDR ya da başka bir yöntemle psikoterapi yapıldığında, kişinin öfke patlama nöbetleri geçirme ihtimali daha yüksek olduğundan, psikoterapi sürecinde kendine ve çevresine fiziksel ve duygusal zarar verme olasılığı da artar. Bunun sonucunda psikoterapi süreci gereksiz yere aksar.
DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN
PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST
Tahammülsüzlük hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.