corona-virus-salgini-akut-stres-reaksiyonuna-sebep-oluyor
Corona Virüs Salgını Akut Stres Reaksiyonuna Sebep Oluyor

<p>Bu coronavirüs algının yarattığı en önemli psikolojik tablo akut stres reaksiyondur akut Sitesi aksiyonu Bir canlının kendisinin ya da yakınının ölümcül bir olaya maruz kalması yada maruz kalanlara Tanık olmasında yaşamış olduğu Çaresizlik güvensizlik yoğun korku ve endişe halidir insan Normal şartlar altında zihnindeki ölüm korkusunu bastırabilir kontrol edebilir ölümden korkarız ama sürekli bunu gündeme getirmeliyiz bir şekilde bunu kontrol etmeye başlarız ancak Hatip durumlarda bu ölüm korkusu daha da şiddetlenir ve kontrol kontrol edilemez hale getir o zaman ölüm korkusunu uzantısı olarak birtakım şikayetler ortaya çıkar Bu şikayetler ortaya çıktı alıyordu okul stresi direksiyonu adını veriyoruz nedir bu Sheikh Ben de uykusuzum cpu kabuslar görmeye sürekli bir üste ilgili salgınla ilgili görüntülerin ve felaket senaryolarının hatırlanması atla gelmesi hastalığın kendisine ya da yakınlarına buluşacağı ve yakınlarını kaybedecek korkusu endişesi kolayca irkilme çabuk sinirlenme gelecek korkusunda aşırı Karamsarlık ümitsizlik yalnızlaşma yabancılaşma ve aşırı kaçınma davranışları Bu tepki genelde bu akut stres Reaksiyon dediğimiz durum genelde üç ila 30 lira arasında yaşanır ve zaman içerisinde Eğer beyin bu travmayı bir şekilde hazm ederse işlemleri Ya tabi tutarsa Vakıa Suresi aksiyonu gelişir kişi normale döner ama baert romanın şiddeti çok de uzun sürüyorsa ve sosyal destek konularında yeterince kişi güçlendirilmiş yorsa desteklemiyorsa o zaman bu akut stresi aksiyonların bir kısmı travma sonrası stres bozukluğu adını verdiğimiz Bir genetik bozukluğa dönüşür Ramo sonrası stres bozukluğu ya işin yaşam kalitesi son derece düşüren ve depresyon madde bağımlılığı gibi bir çok sert rahatsızlıklara da zemin hazırlayan önemli bir siyatik Davut O yüzden akut stres reaksiyonu yaşayan işçilere bu dönemde tramvayla karşılaştıkları ve hala maruz kaldıkları dönemde teknolojik destek verilmesi gram odaklı davranışçı Bilişsel davranışçı terapiler bu terapisi gibi yine travmaları işlemeye yönelik desteklerin verilmesi son derece önemlidir.</p>

Obsesif kompulsif bozukluk takıntı hastalğı belirtileri nelerdir ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın bilgilendirici videosunu web sayfamızdan inceleyebilirsiniz.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı) Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

<p>Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri obsesyonlar ve kompulsiyonlardır aslında. Ama bunun şu normal titizlikten ayrılmak lazım. Yani insanlar hayatlarında işte mikroba karşı, hastalığa karşı veya düzen tertip noktasında titiz olabilirler. Bu eğer günlük hayatlarını etkilemiyorsa, işlevlerini bozmuyor, sosyal ve mesleki, ailevi işlevlerini bozmuyorsa biz bunu hastalık zemininde ele alıyoruz. Hastalık zemini alacağımız şeyler ise daha çok insanın bütün bu işlevlerini bozan obsesyonlar ve kompulsiyonlardır. En sık karşılaştığımız obsesyonlar mikrop bulaşma veya kirlenme obsesyonlarıdır. Kişi kendisine mikrop bulaşacağından korkun. Sürekli elini yıkayabilir. İşte el sıkışmaktan, insanlarla efendim temas etmekten veya işte umumi tuvaletlere vesaire onlardan o kullanmaktan kaçıdır. Yine kuşku obsesyonları, kontrol obsesyonları, ki bu da çok sık görülen bir obsesyondur. Ne oluyor? Kişi ocağı kapattın mı? Işıkları kapattın mı? Ütü bir prizden çektin mi? Veya efendim kapıyı kilitledin mi düşünceleriyle sürekli kontrol eder bunları. Defalarca kontrol eder. Hatta kilometrelerce gidip dönüp tekrar kontrol edebilir. Dini obsesyonlar, metafizik obsesyonlar, görülen diğer önemli obsesyonlardır. Burada da kişinin aklına sürekli efendim Allah'a küfür veya işte mukaddes bir takım saydı. İnandığı değerlere karşı hakaretvari düşünceler veya bunları inkar eden düşünceler gelir. Kişi bundan dolayı suçluluk, günahkarlık duyarak sürekli tövbe tövbe estağfurullah gibi sözler söyler. Efendim ya aşırı işte namaz kılma, ibadet etme olur veya tamamen bunları hatırlattığı için kaçınma davranışları söz konusu olabilir. Yine efendim önemli yani bu yüzyılımızda önemli bir obsesyon eş cinsel olma obsesyonu veya işte homofobi dediğimiz durum. Kişinin aklına sürekli kendisinin eşcinsel olduğu işte hem hoşlandığı gibi bir takım düşünceler gelir. Kişiye aslında yabancı düşüncelerdi bunlar. Çok rahatsız eder. Bundan dolayı bir suçluluk hatta bir günahkarlık duygusu içerisine giren kişi ve eh bunun işte eh böyle bir şeyin olmadığını ispat edercesine bir takım davranışlar içerisine girer. Bu tür düşünceler açıklandı, açıldığı zamanda da sürekli konuşmaktan kaçınır. Kendi içinde büyük bir sıkıntı yaşar. Son olarak da hastalık eh takıntıları önemli takıntılardan. Nedir bunlar? İşte AIDS, hepatit, kanser gibi birtakım rahatsızlıklara yakalandığını düşünür kişiye. Sürekli aklına bu tür obsesyonlar gelir ve gider doktora eh defalarca, müteahhitlik defalar eh test eh o yaptırır, işte efendim tedavi olur veya işte eh muayene olur eh ama bir türlü tatmin olamaz ve defalarca bu eh sürer gider. Sonuç olarak obsesif bozukluk, obsesyonlar hayatını son derece etkileyen ve ızdırap veren ve mutsuz eden bir rahatsızlık olarak karşımıza çıkar.</p>

Bağımlılık nedir, bağımlılık nasıl tedav edilir ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'în video içeriğine web sayfamızdan ualaşabilirsiniz.
Bağımlılık Hakkında Merak Ettikleriniz

<p>Bağımlılık, bir kişinin bir maddeye, bir nesneye veya bir olguya aşırı bağlanmasıyla karakterize bir ruhsal sorundur. Özellikle beynin ön bölgesi dediğimiz frontal bölgenin bir fonksiyonel bozulması sonrasında ortaya çıkar. Yaşanmış olan travmalar veya stresörler bu bölgede beynin ön bölgesinde sıkıntıya sebep olur, ve bu da Uran kimyasını bozarak bağımlılığı ortaya çıkarır. Peki, beynin ön bölgesinin özelliği nedir? Beynin ön bölgesi, insanın dürtülerini kontrol etme ile ilgili bir bölgedir. Eğer kişi dürtüsünü kontrol etmede zorlanmaya başlarsa, yani iradesini kullanmada zorluk yaşarsa, işte bağımlılık dediğimiz tablo ortaya çıkar. Bu bazen madde bağımlılığı, bazen alkol bağımlılığı, bazen kumar bağımlılığı, bazen de seks bağımlılığı veya alışveriş bağımlılığı şeklinde ortaya çıkabilir. Ama hangi bağımlılık türü olursa olsun, hepsinde oluşma mekanizması aynıdır; yani beynin ön bölgesinde ortaya çıkan bir bozulmadır.</p> <p>Peki, bağımlılığın tedavisine ne yapacağız? Genelde bağımlılığın tedavisinde şöyle bir yanlış vardır: bir mit diyelim, yanlış inanış vardır; işte bağımlılık, Nasrettin Hoca'nın anlattığı gibi, "Ya tutarsa" şeklinde bir durumdur. Eğer tedavi olursa olur, olmazsa zaten bağımlılıktır, gibi bir inanış vardır. Bir başka yanlış inanış da, bağımlı olan insanların kişilik bozukluğu olduğu inanışıdır, hatta mesela antisosyal psikopat kişilikler olduğu inanışıdır. Bu kesinlikle yanlıştır; yapılan araştırmalar, bağımlılarda kişilik bozukluğunun ancak %20 ile 30'unda olduğunu ortaya koymuştur. Halbuki çoğunluğunda, bizim gibi normal insanlar oldukları, normal aile yapıları olduğu ve normal işler yaptıkları tespit edilmiştir.</p> <p>Peki, o zaman ne yapmak gerekiyor? Burada yapılması gereken şu: kişinin bağımlılığa gelmesine sebep olan etkenleri tespit etmek. Bunlar genellikle travmatik yaşantılardan kaynaklanır; araştırmalar, bağımlı kişilerin %20'a mutlaka bir travma ortaya koyduğunu göstermiştir. Mesela, çocuk yaşta babasını kaybetmiş olması, ya da çok kötü muameleye tabi tutularak büyütülmüş olması, duygusal ihtiyaçlarının karşılanmamış olması, ihmal edilmiş olması gibi durumlar söz konusu olabilir. O zaman bu tür olayları tespit edip, bunların beynindeki etkilerini nötralize etmek, bu konudaki hassasiyetleri ortadan kaldırmak ve beyin biyokimyasını düzeltmek ve destekleyici bir terapi programı uygulamak, bağımlılarda son derece başarılı sonuçlar almamızı sağlayacaktır. Genelde bugün yapılan yanlışlardan bir tanesi, ilaç verip kişinin işte bir ihtimal belki düzelir mantığıyla takipsiz bırakılmasıdır, sosyal destekten mahrum bırakılmasıdır. Eğer bu tür terapiler, ilaç tedavisiyle birlikte uygulandığı takdirde, bağımlıların düzelme ihtimali çok yüksektir. Kesinlikle bağımlı insanlara "biz düzelme, artık iflah olmayız" düşünceleri içerisinde olmamalarını, mutlaka etkin bir tedavi programı başvurularını tavsiye ediyoruz.</p>

corona-virus-salginindan-rasyonalize-etmek-degil-rasyonel-davranmak-korur
Corona Virüs Salgınından Rasyonalize Etmek Değil Rasyonel Davranmak Korur

<p><span style="font-size:11pt; font-variant:normal; white-space:pre-wrap"><span style="font-family:Arial,sans-serif"><span style="color:#000000"><span style="font-weight:400"><span style="font-style:normal"><span style="text-decoration:none">Koronavirüs salgını gibi büyüktoplumsal travmalardakarşılaştığımız davranışlardan </span></span></span></span></span></span><span style="font-size:11pt; font-variant:normal; white-space:pre-wrap"><span style="font-family:Arial,sans-serif"><span style="color:#000000"><span style="font-weight:400"><span style="font-style:normal"><span style="text-decoration:none">bir tanesi de olayı rasyonalize etme. Davranıştır. Rasyonel İze Etmekle rasyonel olmayı birbirine karıştırmamak gerekir. Rasyonalize etmek bir tehdit karşısında kişinin düştüğü acziyetten kurtulma&nbsp; için ortaya koyduğu işlevsel olmayan birtakım düşünce ve davranışlardır. Yani bir manadakişinin kendisini avutmak vekandırmak eğiliminde olmasıdır.Örneğin bunu çok duyuyoruz toplumda. Bize bir şey olmaz.Kaderde ne varsa onu göreceğiz.Bizim genetiğimiz dirençliyim.Bizi Allah korur. Korku ecele faydası yok. Bir gün nasıl söyleyeceğiz? Ölüme çare yok gibi düşünceler aslında birer rasyonalize etme çabalarıdır. Peki neden insanlar rasyonalize etmeye&nbsp; çalışıyor? Tehdidin yaratmış olduğu korkuya dayanamayıp&nbsp; ondan kaçmak adına olayırasyoneliyor. Yani aslında o&nbsp; çarpık ııı gerçeği kendi çarpık mantığına uydurmaya çalışıyor.&nbsp; Rasyonel olmak ise gerçeği olduğu gibi objektif şekilde&nbsp; kabul edip ona göre davranmak ona göre önlemler almak ve ona&nbsp; göre birtakım hamleler yapmaktır. Bugün geldiğimiz&nbsp; noktada rasyonel şudur. Koronavirüs enfeksiyonu dünya&nbsp; tarihinde görülmüş en hızlı yayılma potansiyeline sahip&nbsp; ölümcül bir viral enfeksiyondur. Ancak bu&nbsp; yakalanan herkesin öleceği anlamına gelmemektedir. </span></span></span></span></span></span><span style="font-size:11pt; font-variant:normal; white-space:pre-wrap"><span style="font-family:Arial,sans-serif"><span style="color:#000000"><span style="font-weight:400"><span style="font-style:normal"><span style="text-decoration:none">Özellikle yaşlılar, seksen yaşın üstündeki yaşlı kişiler,&nbsp; bağışıklık sistemi zayıf olan ve kronik sahip olan bireylerde&nbsp; ölüm riski çok daha yüksek oluyor. Ancak bu bu yaş&nbsp; kurumundaki insanların kesinlikle öleceği manasına&nbsp; gelmiyor. Bu yaş grubundaki insanlar da erken başvuru tıbbi başvuruda bulunur. Gerekli Müdahaleler yapıldığı takdirde kurtulma şansına sahipler.Rasyonel olduğumuzda biz olayı&nbsp; kabul edip gereken tedbirler alıyoruz. Yapmamız gereken eee&nbsp; şeylere odaklanıyorum. Yani Çözüm odaklı düşünüyoruz. Ama&nbsp; rasyonalize ettiğimizde çözümden hızla uzaklaşıyoruz.&nbsp; Hem kendimizi hem de başkalarını tehdit eden bir&nbsp; kişiye dönüşüyoruz. O yüzden korkmaktan korkmayalım.&nbsp; Korunmaktan korkalım.</span></span></span></span></span></span></p>

Panik atak aslında beynin Yanlış alarm ne yapıyor beyin herhangi bir tehlikeli durum söz konusu olmaksızın tehlikeli bir durum varmış korkulacak bir durum var mı Sinyali ortaya çıkarıyor ve kişi bu sinyali alıp aşırı bir korku tablosu derse giriyor buna bir örnek verelim işte bir binanın 30 katında sınız ve bir yangın alarmı söz konusu oldu Ne yaparsınız önce korkar kaygılarımızın endişeli kaçma için takım şeyler çaba sarf eder ancak sonra anons Hadise'den 8 bu yanlış aylardır yanlışlıkla alarma basılmıştır o zaman ne yaparız rahatlarız yangın olmadığını düşünürüz ve bir şekilde yolumuza devam panik atak esnasında bunun bir Yanlış alarm olduğunu bilmek öncelikle çok önem arz ediyor yani bunun bir panik atak olduğunu yanlışlıkla verilen bir alarmı olduğunu bildiğimiz ne zaman sıfır ona geçmiş panik at mücadelesi buna mukabil aynı şekilde beynin vücutta oluşturmuş olduğu belirtilere müdahale ederek de biz panik atağın şiddetini ve suresini panik atak esnasında kişiler çok sık yüzeysel nefes alırlar bu aslında vücudun işte oksijen ve karbon monoksit dengesini bozup fabrikadan daha da şiddetlendirme şiddetlenmesine sebep oluyor biz ne yapıyoruz böyle durumlarda kişinin deri baba az nefes alması dakikada 456 nefes alıp derin nefes alabilen kişi panik atak süresi ve şiddeti düşürmeyi başarabiliyor yine hastanede aşırı bir gerginlik söz konusu olabiliyor İşte buna müdahale ederek gevşeme egzersizleri kasları gevşeterek yine biz Panik atağı sure ve şiddetini düşürebiliriz panik atak esnasında demir ısısı düşüyor biliyorsunuz bunu işte panik atak yaşayan insanlar çok iyi bilir soğuk terleme dediğimiz dur kendini gösterir bu ısısını düşmesinden kaynaklanan bir durumdur ne yapıyoruz o zaman kişinin o üşümüş olan yerlerin ısıtılması da yine Periferik etkili çevresel etki ile beni rahatlama mesajı gönderiyor ve kişinin kısa süre içerisinde panik ataktan kurtulmasını sağlayabilir uçaksınız ve panik atak geçiyorsunuz bu çok sık karşılaşılan bir şey o filmlerde de görmüşsünüzdür bunu sıkça işte kese kağıdı toplatma sahneler aslında bu etkili bir yöntemdir şu açıdan etkidir panik hasar esnasında kişi çok sık ve yüzeysel nefes alıyor Bu Sırt ve yüzeysel nefes alma esnasında oksijen ve karbondioksit dengesi kanda bir şekilde bozuluyor çok Argon düşmüş olan karbondioksit dengesini yükseltebilmek için düzeltebilmek için kese kağıdı kobrat bak girişiminde faydalı olabileceğini düşünüyoruz kullanılabilecek bir yöntemdir işte sonuçta bu müdahalelerin esprisi şudur beyinden direk merkezi olarak rahatta sinyalini veremediğimiz zaman biz elif Erdem yani çevresel etkilerle beyler rahatlasın yani bu şekilde gönderebiliyoruz Bu da kişinin panik atağın süresini ve şiddetini azalt.