Tüm vücudu alarma geçiren, hızlandıran, dehşete kapılmasına neden olan panik atakta kişi 3 ana korku yaşar: Ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme korkusu ve aklını yitirme/delirme korkusu. Panik atağın bu korkulardan hangisiyle öne çıkacağını belirleyen unsurlar kişinin geçmiş dönemde yaşadığı travmatik yaşantılar ve bunların kişide oluşturduğu duyarlılıklardır.

Panik atak hakkında bilinmesi gerekenleri anlatan Psikiyatrist/Psikoterapist Dr. Adnan Çoban, panik atak tedavisi ile ilgili bilgiler verdi.

PANİK ATAK NEDİR?

Panik atak kişinin, kendisini güvende değilmiş, tehdit altındaymış gibi hissettiği aşırı kaygı ve bunaltı halidir. Beyinde insanın güvenlik ayarlarından sorumlu olan yani kişinin tehlike durumunda alarma geçmesini sağlayan “locus coeruleus” isimli bölgenin kimyasal dengesinin bozulmasıyla oluşur. Serotonin, norepinefrin gibi beyin için önemli olan bazı hormonların azalması veya yaşanan bir travmatik olayın sebep olduğu elektriksel blokajlar bu bölgenin gereksiz yere uyarılmasına sebep olur. Bu bölge uyarıldığı zaman da herhangi korkulacak bir durum olmadığı halde beyin ve beden tehlikedeymişçesine şiddetli bir reaksiyon oluşur. İşte bu reaksiyon sonucu oluşan tablo panik atak tablosudur.

Panik atakta oluşan belirtiler alarma geçmiş olan beynin ürettiği adrenalin ve noradrenalin salgılanmasından kaynaklanır.

Adrenalinin aşırı deşarjı kalpte hızlanma, çarpıntı, tansiyonda yükselme, görmede bulanıklık, baş dönmesi, mide ve bağırsağın aşırı gerilmesi veya idrar yollarında hızlanmaya bağlı aşırı idrara çıkma belirtileri oluşur. Bu aşırı uyarılmışlık hali ile kişi “acaba kalp krizi mi geçiriyorum, felç mi geçireceğim, ölümcül bir tehlike içindeyim, aklımı mı kaybediyorum, bedenim kontrolümden çıkıyor” düşünceleri ile dehşete kapılır. Yerinde duramaz, hava açlığı çeker ve nefes almaya çalışır, kendini dışarı atar ve çoğunlukla da direk bir hastanenin aciline koşar.

PANİK ATAĞIN KENDİSİ TRAVMAYA DÖNÜŞEBİLİR

Panik atağı oluşturan etkenlerin başında ruhsal travmalar gelir. Ancak yaşanan bu dehşet tablosu da bir travmaya dönüşür. Kişide panik atağı bir daha yaşar mıyım korkusu başlar.

Tekrarlamaması için aşırı önlemler alır ve kaçınma davranışları başlar. Tek başına evde kalamaz, yalnız hiçbir yere gitmek istemez, uzak yerlere tek başına gidemez, arabayla uzun mesafe yerlere gitmekten kaçınır, çok kalabalık, basık veya bir şey olduğunda kaçıp kurtulamayacağını düşündüğü yerlerden uzak durur. Mutlaka yanında birilerinin olmasını ister. Bazı ortamlara karşı fobik bir kaçınma söz konusu olur. Örneğin asansör, metro, köprü, tünel gibi kapalı yerlerden kaçınmaya başlar veya uçak, feribot gibi taşıtları kullanmamaya başlar. Hatta otobanda araba kullanmaktan bile kaçınır hale gelir. Bir yere gidecekse yakınında hastane, klinik var mı diye araştırır. Klinik yoksa gitmez. Bilmediği yerlere gitmek istemez. Aşırı tedbir, aşırı önlem ve kaçınma davranışları sonucunda da panik bozukluğu dediğimiz psikiyatrik tablo oluşur. Yani kişinin hayatını panik atağın yönettiği bir tablo. Artık hayatı panik atağın gelmemesi ya da o panik atağı bir daha yaşamaması üzerine kurulur. Bu da kişinin özel ,ailevi, mesleki, akademik ve sosyal işlevselliğini ileri derecede azaltır.

PANİK ATAK ÇOK KORKUTUCU AMA KESİN TEDAVİSİ OLAN BİR DURUMDUR

Panik atak beyinde kimyasal ya da elektriksel bir soruna işaret eder. Panik bozukluğu tablosu çok şiddetli ise, panik ataklar çok sık ve şiddetli seyrediyorsa, kişinin işlevselliği ileri derecede bozulmuşsa, kaçınmaları çevresiyle ilişkilerini, mesleki ve sosyal performansını düşürmüşse ilaç tedavisine başlanması gerekir. Panik bozukluğunun tedavisinde genellikle serotonin ve norepinefrin hormonunu dengeleyen antidepresanlar kullanılır. Bu antidepresanlar bağımlılık yapmayan, uyuşturucu etkisi olmayan, kişiyi uyutmayan, işlevselliğini bozmayan, yan etki açısından güvenilir ilaçlardır. Bazen antidepresan etkisini gösterene kadar geçici bir süre kişiyi rahatlatacak bunaltı giderici ilaçlar da ilave edilebilir.

Ayrıca kişi panik atak hakkında bilgilendirilir. Panik atağın beynin yanlış bir alarmı sonucu oluştuğu, tehlikeli ve ölümcül bir durum olmadığı anlatılır. Mekanizmasından bahsedilir. Panik atak esnasında yapması gerekenler öğretilir. Panik atak olmadığı zamanlarda rahatlama, gevşeme ve solunum egzersizleri önerilir. Ancak panik atakların altında birtakım travmalar yatıyor olabilir. Kişi saldırı, tehdit ya da doğal afete maruz kalmış olabilir. Bunun haricinde ayrılık, boşanma, iş kaybı, iflas yaşamış olabilir. Zeminde eğer bir travma söz konusuysa o zaman o travmaya yönelik yani sebebe yönelik tedaviler de uygulanır.

PANİK ATAKTA ÇOK ETKİLİ BİR YÖNTEM: EMDR TERAPİSİ

Panik bozukluğunun tedavisinde klasik yaklaşımlar, ilaç tedavisi ve destekleyici, rahatlatıcı tekniklerle giden tedavilerle bazı kişilerde tam sonuç alınabiliyor. Kişi ilacı alıyor, bir ay sonra panik atakları kesiliyor. Kaçınmalar ortadan kalkıyor ve hayatına devam edebiliyor. Ancak bunların bir kısmı ilacı bıraktıktan sonra tekrarlayabiliyor ya da ilaca rağmen düzelmiyorlar. Bu durumda mutlaka psikoterapi desteği gerekir. Özellikle travma odaklı yaklaşımlardan biri olan EMDR terapisi ipanik bozukluğun tedavisinde büyük katkı sağlıyor. Bu yaklaşımda kişiyi panik bozukluğuna götüren travmaları ve travma etkisi yaratmış olan panik atak tablolarına karşı duyarsızlaştırma yapılır.

Bu duyarsızlaştırma çalışmasının ardından çoğu danışan büyük bir rahatlık hisseder. Kişi kapalı yer, kalabalık, yalnızlık gibi tetikleyicilere karşı da duyarsızlaştırılır. Zamanla kişi kaçınmalarını bırakmaya başlar ve normal hayatına döner.

Saç, Kaş, Kirpik Yolma Hastalığı Ve Tedavisi

Durdurulamaz bir saç, kaş, kirpik veya diğer vücut kıllarını koparma a...

Çocuklarda Tırnak Yemenin Nedenleri Ve Tedavisi

Çocuklarda tırnak yemenin nedenleri, çocuklarda tırnak yeme alışkanlığ...

Aşırı Korunan Çocuklar Akranlarından Geri Kalıyorlar

Aşırı koruyuculuk, ipek böceği misali çocuğun duygusal, sosyal, ruhsal...