Şizofreni hastalığının sebepleri nelerdir ile ilgili Doç. Dr. Adnan Çoban'ın video içeriğine web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Şizofreni Hastalığının Sebepleri

<p>Şizofreni hastalığının biyolojik, psikolojik ve çevresel sebepleri söz konusudur. Biyolojik sebepler genelde genetik etkenlere bağlıdır. Nöro regülün bir adını verdiğimiz genin şizofreni hastalığında son derece etkili bir faktör olduğunu artık biliyoruz. Genetik çalışmalarla zaten bu yatkınlık tespit edilmiştir. Mesela birinci derece akrabasında akrabalarında şizofreni hastalığı olan kişilerde normal toplumda on binde seksen beş yüz gibi görülürken şizofren hastalığının dört on kat çok daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Yine tek yumurta ikizlerinde bir ikizde hastalanma söz konusuysa diğer ikizde yüzde otuz beş oranında fizyofre hastalığının görüldüğü tespit edilmiştir. Yani sonuçta genetik yatkınlık, şizofrenin oluşumu açısından son derece önemlidir. Yine viral etkenler. Efendim eee bazı virüslerin insan beyindeki hücreleri, nöronları etkileyerek şizofreni eee sebep olan o genetik altyapıyı oluşturdukları üzerinde durmaktadır. Ki mesela kış aylarında doğan çocuklarda yaz aylarında doğan çocuklara nazaran şizofren hastalığının çok daha fazla görüldüğü gibi bir istatistikler bilgi de söz konusudur. Ancak burada vurgulamak istediğimiz önemli bir nokta var. Biyolojik Etkenler, genetik etkenler tek başına şizofren hastanın oluşumuna yeterli diğildir. Bir çok aile bize soruyor. Hocam işte bizim dedemizde efendim eh anneannemizde, babamızda, dayımızda, şizofren hastalığı var. Ben işte çocuğumun çocuğumun şizofren hastası olacağından korkuyorum. O yüzden hatta çocuk sahibi olmak istemiyorum gibi eh bi takım yakınmalarla, şikayetlerle gelen kişiler oluyor. Onlara özellikle şunu eh söyliycem, tek başına genetik yatkınlık, şizofreni hastalığının oluşması için yeterli diğildir. Bu bilgiden hareketle genetik etkenin tek başına şizofrenin eee oluşumunda yeterli olmayacağını söylemiştik. Mesela bir örnekle bunu açıklayalım. Tek yumurta ikizlerinde eş hastalanma oranı yüzde otuz beş. Yani bu bir manada şunu gösteriyor. Demek ki tek yumurta ikizleri bildiğiniz gibi yüzde yüz genetik olarak aynı tıpkı olan insanlardır. Birinde eee hastalık varsa diğerinde hastalanmama oranının yüzde altmış beş olduğunu gösteriyor. Yani çevresel etkenler çok daha oluyor. Nedir bu çevresel etkendir? Mesela psikolojik olarak en önemli etken eee hostil yani düşmanca tavırları olan paranoid, şüpheci, sürekli insanlarla kavga eden şizoit, insanlardan kaçan insanları sevmeyen, ilgisiz bir anne tipolojisi. Bu tip annelerin çocuklarında şizofren hastalığının çok daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Yine Bazı toplumsal olaylar, mesela savaşların sonrasında ortaya çıkan açlık, kıtlık gibi birtakım durumlar, aşırı kentleşme, hatta çok ilginç bir şey vardır, bir bilgi vardır. Komşu komşuluğun az geliştiği, gerilediği yerlerde şizofren hastalığı çok daha fazla görülebiliyor. Göç, yine şizofreni hastalığını görülme sıklığını arttıran önemli bir etken. Yani sonuçta olaylarda şizofreniye bir zemin oluşturuyor. Eğer bunun kişide bir genetik yatkınlık da söz konusuysa hastalanma ihtimalini arttırıyor.</p>

seks-bagimliligi
Seks Bağımlılığı Hakkında Merak Ettikleriniz

<p>Seks bağımlılığı kontrolsüz seks yapma düşünceleri ve seks davranışlarıyla cinsel ilişkiye girme davranışlarıyla&nbsp;<br /> karakterize bir cinsel dürtü bozukluğudur. Halk arasında her ne kadar salt bir ahlak sorunu gibi görülse<br /> de bu seks bağımlılığı yaşayan birçok insanın aslında birçok travmalara maruz kalmış efendim boşluk duygusu olan&nbsp; aşırı endişeli, kaygılı ve depresif kişiler olduğunu görüyoruz. insanda boşluk duygularını, duygusal boşluk&nbsp;<br /> duygularını bazen dürtüsel bi takım yaşantılarla doyurma davranışı vardır. Işte bunlardan kimisi mesela yemekle,<br /> kimisi kumarla, kimisi efendim bi takım madde ve işte alkolle bunu eh doyurmak isterken kimilerinde de bu cinsel&nbsp; davranışla kendini göstermektedir. Bu kişiler Durumlarının farkına varırlar ve bunun için tedavi arayışı içerisine&nbsp; girerlerse çoğu zaman bu bozukluktan kurtulma şansına sahiptirler. Aslında baktığımız zaman birçoğu ortalama&nbsp; insanlardır. Belli işte işleri olan işleri güçleri olan, aileleri olan, aile yapıları olan, sorumluluk sahibi&nbsp; insanlardır ve bu yaşadıklarından son derece pişman olurlar. Son derece suçluluk duyarlar. Fakat ellerinde olmadan&nbsp; defalarca pişmanlık duymalarına rağmen tekrar tekrar bu yaşantılar içerisine girerler. Klinik uygulamalar, uygulamalarımızda çoğu zaman bu insanların bir ruhsal travma sonrasında bu davranış içerisine girdiklerini tespit ediyoruz. Daha çok dürtük kontrolünde kullanılan bir takım ilaç tedavileri ve buna ilave travma terapileriyle son derece başarıyla tedavi edilebiliyor. Ve bu insanların birçoğu bu bozukluktan bu rahatsızlıktan kurtulabiliyor.</p>

sizofreni-hastaliginin-belirtileri
Şizofreni Hastalığının Belirtileri

<p>Şizofren hastalığının belirtilerini dört kategoride ele alabiliriz. Bunlar işitme halüsinasyonları, halüsinasyonlar, özellikle işitme halüsinasyonları, kendi hakkında yorum yapan, efendim kendisini yönlendiren, komut veren sesler duyma şeklinde olabiliyor. Ikinci belirti kümesi hezeyanlardır. Hezeyanların özelliği de kişide sarsılmaz birtakım inançların söz konusu olmasıdır. Yani kişi insanların kendi Zarar vereceğini, kendisini yok edeceğini, efendim öldüreceğini, hatta polisin ve işte MİT'in kendisini takip edip hapse atacağını düşünmeye başlıyor. Veya efendim işte beynine çip yerleştirildiğini, bunun da düşüncelerinin bir şekilde kontrol edildiğini düşünebiliyor. Yine kendisini peygamber, veli, dünyayı kurtaracak adam, hatta Allah olarak düşünen insanlar bile söz konusu olabiliyor. Yani muhakemenin bozulması, gerçeği değerlendirme yetisinin bozulması, hezeyani birtakım düşüncelerle kendini gösterebiliyor. Yine bunun yanında sosyal çekilme, içe kapanma, acayip ve tuhaf bir takım davranışlar sergileme de şizofrenin önemli belirtilerindendir. Ne oluyor? Kişi çevreyi ve dünyayı yabancılaşmış hissetmeye başladığı zaman düşünmeye başladığı için zaman içerisinde dış dünyadan kendinizi soyutluyor ve korumaya alıyor. Işte bu koruma mekanizma içerisinde kendisine müdahale edildiği zaman, kendisiyle iletişim kurulma istendiği zaman bunun bir tehdidi olarak algılayıp buna saldırgan bir tavırla cevap verme söz konusu olabilir. Işte toplum ah da şizofreni hastaları çok işte efendim saldırgandır. Şizofreni hastaları suça meyillidir gibi bir yanlış inanış var. Şizofren hastaları suça meyilli veya saldırgan değiller. Sadece o sosyal çekilme noktasında, hastalığın alevlendiği noktada kendilerini koruma çünkü dış dünyanın kendisi için tehdit olduğunu düşünüyor bu kişi. Ne yapıyor? Bir takım agresif reaksiyonlar göstererek koruma altına alıyoruz. Ama şizofren hastaları bu alevli dönemden sıyrıldıkları zaman toplumdaki suç oranlarından çok daha fazla bir suç işleme yüzdesine sahip değiller. Bu bilginin de altını çizmiş olalım. Tabii dördüncü önemli belirti kümesi ise şizofreni hasta Bu sıcak şikayetlerinden dolayı sosyal, efendim, ailevi, mesleki ve evlilikle ilgili birtakım becerilerini de bir zaman içerisinde işlevlerini kaybediyolar. Yani mesela işte kendi eh bakımlarını yapamaz hale geliyolar, öz bakımları azalıyor. Efendim eh temizliklerini yapamıyolar. Efendim eh yemelerine içmelerine dikkat etmiyolar. Çok sigara, çok efendim aşırı eh kahve ve kola içmeye, aşırı efendim çay içme gibi bir takım durumlar söz konusu olabiliyor. Yine efendim kendi kendine konuşma, kendi kendine gülme insanlarla iletişim kuramama, seste efendim tekdüzelik, monotonluk gibi birtakım belirtiler de şizofren hastalarının da gördüğümüz belirtilerdir. Sonuç olarak tabii çok birçok belirtisi olan bir rahatsızlık bu ama genel olarak en üst noktada belirtilerin en üst noktasında halüsinasyonlar özellikle işitme halüsinasyonları ve hezeyanlar yatmakta ve bunlar kişinin sosyal hayatını da son derece etkile</p>

Şimdi sosyal fobi belirtilerini ortaya koymadan önce sosyal fobi hangi ortamlarda ortaya çıkar? Bununla birlikte belirtileri ortaya koyarsak çok daha anlaşılır olur. Mesela yeni tanıştırılan insanlarla karşılaştıklarında sosyal fobi yaşayabilir kişiler. Efendim otorite kişiler mesela amirler, hocalar, yöneticiler üst düzey yöneticilerle karşılaştıklarında bunu yaşayabilirler ki bu çok sık karşılaştığımız bir şeydir. Öyle ki Bazı insanlar çok işlerinde çok başarılı oldukları halde efendim bakan gelir, genel müdür gelir, bana işte bir sunum yaptırırlar. İşte sunum yaparım, rezil olurum düşüncesinden dolayı hep kendilerini geri atıp verilen önemli mevkileri reddederler. Mesela vali olabilecekken vali olmayı kabul etmez. Veya bir yere genel müdür olacağına işte bir yerde çok küçük bir şubede müdür olarak kalmayı tercih ederler. Sonuçta sosyal fobi bu düşünce onun kariyerini de etki eder. Yine eh işte tahtaya öğrenciler tahtaya kaldırıldığı zaman, işte sözlü yapıldıklarında veya bir sunum yapacaklarında sosyal fobi, reaksiyon yaşayabilirler. Efendim karşı cinste karşılaştıklarında ki bu en yaygın olan eh şey sosyal fobi modellerindendir. Eh karşı cinse karşı hep sürekli rezil olacak, yanlış yapacak veya işte efendim yanlış anlaşılacak bir şey yapacak düşüncesiyle birlikte kaçınma Susar. Dut yemiş bir güle döner. Yani eh sonuçta eh kız erkek ilişkilerinde eh her iki tarafın da kendilerini anlatması konuşabilmeleri son derece önemlidir ama bu kişi konuşamadığından dolayı çoğu zaman ya kaçınır ya da ilişkileri eh yarıda kesmek zorunda kalır. Mm hatta bazı öğrenciler, eh öğrencilerin de çok sık gördüğüm bir şeydir bu. Bazı erkek öğrenciler eh kendilerini geri çektiler işte, çağrıldıkları zaman, bir yerlere gitmekten eh kaçınırlar. Bu kaçınma işte çok cool davranıyor veya kendini aşırı güvenli veya bizi beğenmiyor şeklinde algılanıp dışlanmalarına bile yanlış değerlendirmelerine bile sebebiyet verebiliyor. Yani sonuçta kişinin izlendiği, gözlendiği eleştirileceğini düşündüğü, rezil olacağını düşündüğü her ortam bir sosyal komik ortam olarak karşımıza çıkıyor. Ve bu kişi burada bu tür ortamlarda mesela önemli şeylerden bir tanesi de sahne korkusudur. İşte çıkar. İşte bu tiyatrocular da veya işte müzisyenlerde de çok sık gördüğümüz bir şeydir. Sahne korkusu, sahneye çıktığı zaman yanlış yapacak, yanlış çalacak, yanlış söyleyecek, sesinde bir efendim çatallaşma olacak korkusuyla. Kişi aşırı kaygı yaşar ve sahne performansını ileri düzeyde düşme yaşayabilir. Sonuçta sosyal fobi belirtileri bu ortamlarda ortaya çıkan aşırı heyecan, aşırı kaygı, endişe işte ııı terleme, titreme, seste işte çatallaşmak ve dikkat dağınıklığı gibi belirtilerle seyreden bir rahatsızlıktır.