Depresyon çağımızın en büyük sağlık sorunlarındandır. Beyindeki kimyasal bir bozulma sonrasında ortaya çıkar.
Sebep genellikle aşırı stres yaratan bireysel ve çevresel sorunlardır. Ancak bazı tıbbi hastalıklar da sıklıkla depresyon etkenidirler.
Bunlardan bazı önemli hastalıklara göz atalım:
- Hipotiroidi: Halk arasında “guatr” olarak bilinen bu hastalıkta, tiroit hormonunda eksiklik söz konusudur. Tiroit hormonu beyin performansı açısından en önemli hormonlardandır. Eksikliğinde birçok belirtinin yanı sıra halsizlik, yorgunluk, kilo verememe, metabolizmada yavaşlık, sinirlilik, unutkanlık gibi depresif belirtiler de görülür. Ben depresif yakınmalarla gelen bir hastamda eğer halsizlik, enerji azlığı ve gitgide kilo alma yakınmaları varsa ilk tiroit hormonu isterim. Tiroit eksikliğinde depresyon da söz konusuysa hem tiroit hormonu verilmeli hem de antidepresan tedavi başlanmalıdır. Aksi taktirde tamamen iyileşme mümkün olamamaktadır.
- Kansızlık: Kan hücrelerinin görevi, akciğer yoluyla alınan oksijeni vücudun en uç noktalarına kadar ulaştırmaktır. Eğer kan hücrelerinde bir azalma söz konusuysa dokulara yeterince oksijen taşınamaz. Bu organların performanslarının düşmesine ve bir zaman sonra da yetersiz çalışmalarına sebep olur. Böbrek, karaciğer, kalp gibi hayati organların yanı sıra beyin de büyük zarar görür. Beyindeki performans düşüklükleri kendisini genellikle depresif yakınmalarla gösterir. Özellikle zihinsel işlevlerde zayıflıklar olur. Unutkanlık, dikkat azlığı, konsantrasyonda zayıflık, hatta algılamada bozukluk gibi belirtiler ortaya çıkar. O yüzden kansızlığı sık görülen bir tablo olarak değerlendirip hafife almamak gerekir. Zaman içinde bütün organlarda bozulmalara sebebiyet verir
- Şeker Yüksekliği ve Düşüklüğü: Beyin enerji kaynağı olarak sadece oksijeni ve şekeri kullanır. Protein ve yağ kullanmaz. Haliyle şeker metabolizmasında ortaya çıkan herhangi bir bozukluk beyni direk olarak etkiler. Şekerin yüksekliğiyle seyreden diyabet hastalığında, depresyon en sık görülen psikiyatrik bozukluk olarak karşımıza çıkar. Bir diğer sorun olan şeker düşüklüğü, psikiyatrik açıdan belki de şeker yüksekliğinden daha önemli bir durumdur. Şeker düşmeleri stres hormonlarını tetiklediği için kaygı bozukluğu ve depresyona yatkınlığı artırır. Tam tersi de doğrudur. Yoğun stresle giden psikiyatrik durumlarda da şeker düşüklüğü sıklıkla görülür. Kaygıyla giden depresyon durumlarında şeker düşüklüğü ekarte edilmelidir. Eğer varsa sık ve az öğün düzenlemeleriyle önüne geçmek mümkündür.
- Felç ve beyin kanamaları: Depresyon bu hastaların hemen hemen hepsinde görülür ve tabloyu daha da kötüleştirir. Felçli hastaların kol veya bacak güçlerini tekrar geliştirebilmeleri için düzenli fizyoterapi uygulamalarına devam etmesi gerekir. Depresyon bu çalışmalara karşı direnç gelişmesine ve tedavi uyumunun bozulmasına sebep olur.
Bunların yanında böbrek, karaciğer, mide ve barsak hastalıkları, kanserler, kronik akciğer hastalıkları, hormonal bozukluklar, kalp krizleri, kalp ameliyatları, birçok cerrahi operasyon, kronik enfeksiyon hastalıkları sıklıkla depresyona sebep olurlar.
Bu tür hastalıklarda önemli ölüm sebeplerinden biri de, fark edilemeyen ve tedavi edilemeyen depresyondur. Çünkü depresyon hastanın hayata küsmesine, adeta hayatın fişini çekmesine yol açar. Gizli intihar dediğimiz bu durum kendisini tedaviyi reddetme, verilen hiçbir tıbbi tavsiyeye uymama şeklinde gösterir. Depresyonun tedavisi hem bu hastalıkların seyrini olumlu yönde etkiler hem de kişinin yaşam kalitesini artırır.
DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN
PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST
Depresyon İlaçları Zaralı mıdır? hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
Depresyon Okul Başarısını Azaltıyor
İnsan beyninin en önemli görevi ruhsal ve zihinsel performansı korumak...
Depresyon Belirtileri
Depresyon özellikle beynin sol ön arka bölgesinin işlevinde bozulma so...
Manik Depresif Bozukluk
Duygudurum insanın mutluluk ve hüzün duygularının dengesini belirten b...